çocukluktan yetişkinliğe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çocukluktan yetişkinliğe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mayıs 2015 Pazar

Olumluya Odaklanma Başlasın!

Bugün Mert'in okulunda veli görüşmemiz vardı... İlkokul, ortaokul dönemi veli görüşmelerini yakınen biliyorum yeğenimin görüşmelerine de bilfiil katıldığımdan... Anaokul dönemi kesinlikle daha keyifli, KESİN BİLGİ! :)

24 Kasım 2014 Pazartesi

Bir "Öğretmenim Canım Benim" Yazısı...


Son günlerde Mert'le okuduğumuz ve içimi çok ısıtan kitaplardan bir tanesi... Kısacık bir hikaye... Sonunda bıraktığı his ise kocaman... Öyle mesaj kaygısı falan taşımıyor, mesajı alıyorsunuz ama bas bas bağıran, altı kırmızı kalemlerle çizili bir mesaj değil bu... Narin, nazik...

21 Kasım 2013 Perşembe

aklıma gelenleri öylesine yazdım...

Aslında başka bir yazı yazmak için oturdum bilgisayarın başına o sırada Blogcu Anne'nin "ödül yok tanıklık var; ceza yok sonuç var" başlıklı yazısına takıldı gözüm; önce onu sonra o yazının içindeki bir bağlantıyla "Devlet okulu hata mıydı?" yazısını okudum yorumlarıyla beraber hızlıca...Ödül- ceza konusuna neredeyse hepimizin çocukluğundan gelen alışkanlıkları reddederek ödülsüz cezasız çocuk büyütmeye her geçen gün daha çok inanıyor ve yaşantımıza genlerimiz elverdiğince (!) katmaya çalışıyoruz:)) Bu nedenle bu başlık direkt ilgimi çekti. Ödül-ceza ikilemi ile ilgili geçen aylarda katıldığım Psikolog Tolga Erdoğan'ın seminerinden oldukça etkilenmiş seminer notlarını da buradan paylaşmıştım.

Ödül-cezadan yola çıktım eğitim sistemine girdim, çocukların yeteneklerine göre değerlendirildiği bir eğitim sistemimiz/okullarımız/öğretmenlerimiz olsa yazılarını/yorumlarını okudum, devlet okulu özel okul ayrımına tekrar 1500. kere takıldım ve sonra dün haber sitelerinde okuduğum "artık şaşırmam sanıyordum ama pes" dediğim açıklama aklıma geldi. Kendi kendime oflanıp "her geçmiş gün yaşadığımız güne göre daha felsefik /daha değerli konuları tartışıp düşünüyormuşuz" dedim!!! Yani her geçen gün daha şekilci, korkutucu konular giriyor gündemimize!!! Her sene bu ülkede eğitim sisteminin (ki bence sınav sisteminin adı eğitim sistemi oldu artık!) değiştiğinden yakınır dururuz, alternatifler konuşulur, tartışılır belirli bir çevrede; ama yavaş yavaş (bazen çok hızlı) bu tartışmalarımız daha sığ noktalara çekiliyor ve ne yazık ki bizler de bu sığ noktalara gitmekten hiç çekinmiyoruz... Keşke öyle bir ortam olabilse ki çekilmeye çalıştığımız sığlığı kaale almamayı başarsak :( Keşke Ödül-ceza, sorumluluk bilinci, başarı kime göre nedir ne değildir, ve buna benzer pek çok konuyu tartışsak ve ortaya çocukların ruhsal gelişimine hizmet edebilecek, onların geleceğin "sağlıklı" bireyleri olmasına imkan sağlayacak çıktılar koyabilsek...

Bu hafta yine yazmıştım "aile ile okulun aynı felsefeye inanması büyük şans" diye...Doğru ama eksik! Biz çocuklarımızı istediğimiz kadar inandığımız felsefeye, düşünceye, vs uygun/ yakın/ benzer okullara gönderelim (bulabiliyorsak tabii); toplum genelinde baktığımızda eğitim felsefelerinden ziyade şekilci, hatta ayrımcı bakış açılarıyla büyüyen "neyi ne için yaptığını" bilmeme ihtimali yüksek bireylerle birarada yaşayacaklar "aman o okula mı gitse, yok bu şekilde mi eğitim alsa" dediğimiz çocuklar(ımız)... Trafikte, sokakta, işyerlerinde, hatta hatta belki kendi evlerinde... Şimdilerde bile sokakta insanların birbirlerine tahammülleri bu kadar azken, en ufak bir şey birbirimize öfkelenmemize neden olabiliyorken, küçücük bir tartışmanın sonunda insanlar birbirlerini öldürebiliyorken bundan 20-30 sene sonrasına dair ümit besleyemiyorum!

Kafamda uçuşan bir sürü şeyi sırasızca aklıma geldi şekilde düzenlemeden yazdım; galiba bir anda içimde birikenleri yansıttım. Ama her geçen gün konuşulanları duydukça, yazılanları okudukça üzülüyorum, sonra da üzülüyorum diye kendime kızıyorum. "Üzüleceğine ne yapılabilir onu düşünsene" diye!!! Sonra yine ümitsizlik!!!