doktor kontrolü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doktor kontrolü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mart 2013 Cumartesi

son bir haftadan kısa kısa...

Mart ayı çok uzuuuun diyordum başında o da bitiyor... Mert'in okula başlama meselesi beni çok germiş; ne katı gıdaya geçmek, ne tuvalet eğitimi ne de emziği bırakmak.. Hiçbiri için bu kadar düşünmemişim içten içe(bu arada düşündüğümüz, içlendiğimiz, sıkıntı yaptığımız konular hayat boyu bunlarla sınırlı olur inşallah, Allah sağlık sorunları göstermesin)... Çocuklar anneyi zor bırakır, 0-3 yaş çocuğu anneyi kendine ait bir parça görür vs vs gibi yaklaşımlar var ya bence onları şöyle de değiştirebiliriz: anneler de çocukları zor bırakabilir, 0-3 yaş çocuğu olan bir anne çocuğu kendine ait bir parça gibi görebilir... Böyle yazınca çok hastalıklı bir şey yazmışım gibi geldi bana ama hemen şöyle düzelteyim: "eğer içlerine sinmeyen, gözlerine fazlasıyla batan bir durum varsa..." Ayın başındaki okul günlerimizle 2 hafta önce başlayan "yeni" okul günlerimiz arasında 180 derece fark olunca ben de bi' rahatladım, sakinleştim, güven duygum yerine geldi... Umarım böyle de devam eder...

Geçen hafta başında "anne ben neden okulda öğlen yemeği yemiyorum?" demesiyle Mert'in yarım güne geçişinin uygun olabileceğine karar verdik:) Salı gününden bu yana yarım gün okulluyuz, mutluyuz, gururluyuz:))

Tabii bu gelişmeyle birlikte ben de yapılmak için sırada bekleyen işlere odaklanmayı kendime görev edindim. Salı günü 24. hafta doktor kontrolüm vardı, merakla gittik, çok şükür her şey yolundaymış... Da ben biraz (!) irileşivermişim son 2 haftada!!! Bir iştah açıklığı, bir tatlı düşkünlüğü anlatamam!!  Ben ki hayat boyu iştahı açık ama öyle ballı tatlıya hiç merakı olmayan bir tiptim! Mert'e hamileyken sütlü tatlı dışında tatlı yiyemiyordum bile, şimdi alakası bile yok... "Ye ekşiyi doğur Ayşe'yi, ye tatlıyı doğur Hakkı'yı" bende tutmadı ey "her davranıştan cinsiyet yorumu yapan teyzeler":)))  Doktorumun tatlı uyarısı ve şeker yükleme sonrası değerlerim yüksek çıkarsa diyete girmek durumunda kalacak olmam beni endişelendirmedi desem yalan olur... Ama neyse ki şeker yüklemesinde normal sınırlarda çıktım ve büyüyerek, ortada dolaşan göbeğimle 25. haftaya geldim:)) Tabii son 2 haftada 2 kilo almamla birlikte vücudum da ağırlaşmaya tepki vermeye başladı, sanki uzun süredir spor yapmayan birinin ağır spor yapması sonucu tüm kaslarının ağrıması gibi bacak ağrıları başladı... Neyse ben de bu haftadan itibaren düzenli yürüyüşlerime başlıyorum ve kendime gelmeyi umuyorum:)) Zaten Kerem'in kilo almamla ilgili yorumu açılan iştahımdan ziyade Mert'le çok hareketli olan günlük hayatımızın son bir aydır okul meselesi nedeniyle daha durağanlaşması (en azından benim açımdan)... Tekrar hareketli hayatıma(!) geri dönüyorum öyleyse:)))

25. hafta oldu bebekle ilgili hiçbir hazırlığa başlamadık. Gerçi Mert'te de bu zamanlarda oda işini planlamaya başlamıştık. İkinci hamilelik olunca daha da sakin oluyor insan... Nasıl olsa uyuyacak bir yeri olacak, nasıl olsa bir şekilde ayarlanacak düşüncesi hakim oluyor... Oda konusu benim için "nasıl olsa hallolur" sınıfında bir konu iken hafta içi (şu anda 35 haftalık hamile olan) çok yakın arkadaşımın bebeği için oda takımı eve gelinceve  evin nasıl düzene girebildiğini görünce ben de konuyu bu hafta ele almaya karar verdim. Oda konusunda çok seçenek varmış gibi duruyor ama bence sadece dükkanların isimleri değişik ve kullandıkları malzemeden dolayı kalite farkı var. Tasarımda ya da kullanımda farklılaşma diye bir şey yok bizim ülkemizde... Bu farklılaşma olmayınca biz de kalite üzerine odaklandık biraz daha.. Mert'in odasını alırken o kadar detaylı incelememiştik, bilgimiz de yoktu zaten... Önemli olan güzel bir görüntü sağlamaktı... Ancak kullandıkça gördük ki yeğenimin 10 yıllık odası bizim 3 yıllık odadan daha sağlam... Bu da bize kullanılan malzemedeki farkı farkettirdi. Biz de şimdi yeğenimin oda takımının değişmesini fırsat bilip (artık büyüdüğü için odasının değişmesini istiyor;yoksa bence bi' 10 yıl daha odası aynı sağlamlıkta kalır:)) onun takımını boyattırarak kendi zevkimize göre kullanmayı planlıyoruz. Bakalım sonuç nasıl olacak; merakla bekliyorum...

2 Mart 2013 Cumartesi

gündem bu ara yoğun

Neler mi var?

* Geçen 2 hafta boyunca Mert için sanırım 10-12 civarı anaokulu (Mert için daha kabul edilir olması için oyun okulu demeyi tercih ediyoruz) gezdik. Önümüzdeki Pazartesi başlamak üzere içimize en çok sineninde karar kıldık. (bu konu bence apayrı bir yazı konusu zaten)

* Geçen hafta 20. hafta kontrolümüz ve detaylı ultrasonumuz vardı. Her şey şimdilik yolunda gözüküyor:)) Cinsiyet bir önceki muayenemizdeki gibi kız ve halen isim arayışımız devam ediyor:))

* Okul süreci başlayacak diye bir süre benim uğrayamayacağım pek çok yere uğradık/ yapamayacağım pek çok ziyareti bu hafta yaptık.

* Mert'le haftada bir katıldığımız "Almanca" oyun grubumuz da tüm keyfi ve eğlencesi ile devam ediyor...

* Mert'in 3 yaş doktor kontrolü bugün bir araya sıkışıverdi. Hem anaokulu gezilerimizden hem de bugünkü doktor muayenesi öncesi/sonrası bekleme odasında farkettiğim kadarıyla salgın hastalık konusu hala gündemde sıcak sıcak duruyor!!!

* Haftaya Mert'in doğum günü, organizasyonel pek çok detay beni bekler.

Kısacası 2 haftadır hiçbir şey yazmadım ama bu hiçbir şey yapmamaktan değil; yerimde pek de oturamamaktan kaynaklanıyor. Evi ve evde yayılmayı özledim desem yalan olmayacak:)) Sanırım Mert de özlemiş ki bugün akşam üstü eve girdiğimizde oyuncaklarının bazılarıyla ilk defa oynuyormuş gibi oynadı:))

25 Ocak 2013 Cuma

16. hafta doktor kontrolünün ardından...

Bilenler bilir Mert'e hamileyken inanılmaz rahat ve her tarafa koşturan bir hamileydim. Çalışıyor olmanın da getirdiği bir durum olarak pek durup kendimi dinlemeye zamanım olmuyordu; 39. haftasına kadar çalışmayı tercih eden bir hamile olarak tek hatırladığım zorluk sunum vs yaparken nefes alışımdaki garipleşmeler ve karşımdaki insanların bana her an doğuracakmışım gibi korkuyla bakmasıydı:))

Bu hamileliğimde de şimdiye kadar çok şükür ki bir sorun yaşamadım, bu sefer de 1çocuklu1gebe olarak kendimi dinlemeye yine zamanım yok. 16. haftamı doldurmak üzereyim ama 16 hafta nasıl geçti pek anlamış değilim. Ama bu kez biliyorum ki ilk hamileliğimden çok major farklı bir durumum var: nedense daha endişeliyim!! Bu normal günlük hayatımı etkilemiyor, sadece doktor kontrolüne gideceğim zaman kötü bir şey duyar mıyım endişesini çok yüksek bir şekilde hissediyorum. Biliyorum bunun bir sebebi birinci hamileliğimde dünyadan bi'haber olmam. Diğeri de bir önceki hamileliğimde düşük yapmış olmam.

Neyse, dün de doktor kontrolüm öncesinde farkettim ki kendimce stres yapmışım. Hatta sabahtan Mert'in oyun grubu için bir arkadaşımızda toplandık,orada sohbet ederken arkadaşlarım "bugün cinsiyeti öğrenirsin" dediklerinde de aynı şeyi söyledim: "cinsiyeti öğrenebiliriz ama ben onun merakında değilim; yaşıyor mu yaşamıyor mu onu merak ediyorum" dedim. Doktorum muayeneye başlarken de yine ilk sözüm "bakalım orada mı?"oldu.

Evet kendimce stres yapmışım ama şimdilik her şeyin yolunda olduğunu öğrenmek beni hemen rahatlattı,o stresli halim hemen uçup gitti. Doktorum ultrasonla bebeğin durumunu kontrol ederken "cinsiyeti söylemiştim değil mi?" deyince Kerem de ben de bir saniyelik bir es sonrası aynı anda merak dolu bir "yoooo??" çıkardık ağzımızdan. "Kız bu kız" dedi Senai  Bey, arkasından yine ben "net mi değişir mi?" diye gereksiz bir soru sorunca doktorum bir daha baktı baktı baktı... Sırtı bize dönük olması ve kendini %100 göstermemesi nedeniyle doktorum "%80-90 kız" dedi.

Bakalım 20. haftada detaylı ultrasonlu muayenemiz olacak o zaman netleşiriz sanırım. Gerçekten de şu "sağlığı yerinde olsun da cinsiyeti farketmez" lafı var ya çok çok doğru... İnsan bir çocuğu varken ikincisinin farklı bir cinste olmasını bir de onu deneyimlemeyi istiyor tabii ki ama aynı cinsten iki kardeşin arkadaşlığı da güzel bir deneyim olsa gerek:)) Ben mesela iki kız kardeş olarak büyümüş biri olarak hep halimden memnun oldum kesinlikle:))

Yavaş yavaş hamileliği beliren/belirecek 1çocuklu1gebe olarak yavaş yavaş yapılacak işleri belirlemek ve planlamak gerekiyor sanırım. Şu an kafamdaki en öncelikli konu Mert'le yeni durumu ne zaman ve nasıl paylaşmalıyız konusu... Şimdiye kadar okuduklarımdan aklımda kalanlar:

- evdeki çocukla paylaşmak için çocuğun yaşı çok önemli. Küçük yaştaysa çok da erken paylaşmanın bir anlamı yok. Zira küçük yaştaki çocukta zaman kavramı olmadığı için uzun süre beklenti yaratmanın anlamı yok
- Karnım belirmeye başladıktan sonra etraftan duyma ihtimali de artacak; örneğin bir gün parkta karnımı gören bir teyze Mert'e "aaa ne güzel ağbi mi olacaksın sen?" sorusuyla gerçekleri Mert'in yüzüne çarpabilir:) bu nedenle dışarıdan durum belirginleşmeye başladığında durumu tabii ki benden ve babasından duyması daha sağlıklı olacaktır.
Dolayısıyla sanki 20. hafta civarlarında Mert'le yeni durumu paylaşabiliriz gibi gözüküyor. Ne zaman konuşacağımız konusunda aşağı yukarı netiz ama nasıl konuşacağımız konusunda da aynı derecede net olabilmeyi umuyorum:))

Haaa bir de bebek için isim bulmak gibi önemli bir konumuz var tabii:))