23 Aralık 2014 Salı

Lohusa Depresyonu ve "Lohusayım Farkındayım" Semineri

Google'ı açın, "Lohusa" yazın, bakalım devamında vereceği ilk öneriler neler olacak? Ben "Lohusa Depresyonu"nu ilk sıralarda görürdüm diye tahmin ediyordum ancak ilk sıralar "Lohusa Şerbeti", "Lohusa Gecelik", "Lohusa Tacı" ve "Lohusa pijama" tarafından çoktan kapılmış!!! Hamilelikte yapılan aramalar çoğunlukta demek ki diye düşünüyorum ve demek ki hamilelik sonrası yaşanma olasılığı her 5 annede 1 olan "Lohusa Depresyonu" bunlar kadar merak edilmemiş!

Oysaki, geçen haftaki "Lohusa Depresyonu Farkındalık Haftası" kapsamında katıldığım seminerden aklımda kalan en temel öneri "Hamileyken çevrenizi lohusalık döneminize hazırlayın!" oldu...


Ana fikri ilettikten sonra baştan sona neler dinledim, daha doğrusu dinlediklerimden bende kalan, benim için öne çıkan paylaşımlar neler oldu, aktarmaya çalışayım. Buradan da duyurmuştum, Uykusuz Anneler Kulübü ve www.uykucubebek.com el ele vererek Aralık ayının 3. haftasını Lohusa Depresyonu Farkındalık Haftası olarak ilan ettiler ve bu hafta içinde ciddi bir bilinçlendirme kampanyası gerçekleştirdiler. Uzman Psikolog Aysun Bal Ömeroğlu'nun konuşmacı olduğu "Lohusayım Farkındayım" seminerini ben de merakla dinledim. Seminerin hedef kitlesi hamileler ve yeni doğum yapmış anneler gibi görünse de aslında bence herkesin bilgilenmesinde fayda olan bilgiler aktarıldı. Sonuçta hepimizin yakın ya da uzak çevresinde dönem dönem lohusalar oluyor ve lohusalara karşı tutumumuz,kelimelerimiz, yaklaşımımız çok önemli olabiliyor. Yeni doğum yapmış bir anneye "sütün geliyor mu?", "sütün yetiyor mu?", "aç bu çocuk!", "neden ağlıyor?" gibi sorular sormak yerine elimizde bir tencere yemekle kapısını çalıp "bir de yemek düşünme; bebek uyurken sen de dinlenirsin belki" diyerek yaklaştığımızda yeni annenin hissedeceği mutluluk ya da şefkat hissini sanırım kelimelerle tasvir edemem!

ve gelelim notlara:

  • Doğum yapan her 100 kadından 85'i "lohusa hüznü" yaşıyor, lohusa depresyonu yaşayanlar da bu %85'lik grubun içinden çıkıyor. 
  • Bu %85'in içinde %1'lik pay "lohusa psikozu"na ait. Bu durumdaki annenin kendine ya da bebeğine zarar verme girişimi olabilir! 
  • Annede geçmişte konulmuş bipolar kişilik bozukluğu teşhisi var ise doğum sonrası hastalığı %30  tetiklenebiliyor! Geçmişte panik atak ya da depresyon geçirmiş annelerde de doğum sonrası "lohusa depresyonu" görülme ihtimali daha 
  • Hamilelikte alerjik reaksiyon yaşamış ise doğum sonrası lohusa depresyonuna meyilli olabilir.
  • Doğum yapmış her 100 kadından 20'si lohusa depresyonu yaşıyor.

  • Lohusa depresyonunun tek nedeni hormonlar değil!

    1. Hamile iken anne önemli, merak edilen varlık anne! Doğumdan sonra ilgi, merakbebeğe kayıyor.
    2. Uykusuzluk, depresyonu tetikleyen en önemli etken
    3. Anneliğin aşırı yüceltilmesi
    4. doğum sonrası (özellikle erken) işe başlama mecburiyeti
    5. Yeni annenin kendi annesi ile yaşadığı anne- kız ilişkisi (güçlü olmayan karakter kendine güven duymadığında lohusa depresyonu yaşama ihtimali yüksek oluyor)
  • Lohusa depresyonu yaşamakta olan anneler genelde "depresifim" demiyor, "yalnızım" diyor.
  • Annenin sırt ağrılarının nedeni fıtık gibi bir nedenle açıklanamıyorsa depresyon ihtimal dahilinde
  • Hamileliğin nasıl geçtiği de lohusalık ile ilgili fikir verebiliyor.
  • Aslında annenin çok doğal olarak "depresif" olma hakkı var ama toplum ondan öncelikli olarak "annelik" yapmasını bekliyor. "Mükemmel anne" yaklaşımı ile kadın şikayet edemiyor. Şikayet ederse suçluluk duygusu yaşıyor.
  • Hamileler bu bilgileri, hamile iken  çevresi ile paylaşmalı. Zeynep'in notu: bir çeşit "bak ben bunları yaşayabilirim, lütfen yargılayıcı değil yardımcı ol" demek, ön hazırlık yapmak çok değerli olabilir. Sonuçta hamilelikte neler neler hazırlıyoruz... Bebeğin odasını, hastane çantamızı, değişecek olan hayatımıza bağlı olarak belki işimizi, kazancımızı vs vs pek çok plan ve hazırlık yapıyoruz; ancak olası psikolojimizi düşünmek bunun için çevremizi hazırlamak kaçımızın  aklına geliyor?
  • Lohusa Depresyonu yaşama ihtimali nispeten yüksek olan risk grupları:
    • çoklu gebelik yaşayan anneler
    • hamileliği öncesinde bebek kaybı yaşayan anneler
    • engelli çocuk sahibi olan anneler
    • kitaplarda "zor bebek" olarak tanımlanan bebekleri olan anneler
    • premature doğum yapmış olan anneler (ihtimali 5 kat arttırabiliyormuş!)
    • istenmeyen gebelik sonucu doğum yapan anneler 
  • Lohusa depresyonundan nasıl korunulabilir?
    • Eş desteği çok çok çok önemli- eşin yardımcı/ destekleyici rolde olması çok önemli
    • Bebeği uyumayan anneyi ciddiye almak  gerekir!
yani kısacası yardımcı koca ve "kolay" bebek anne için bir çeşit anti-depresan! :)

Bunlar benim, seminer sırasında İpek uyurken alabildiğim notlarım... Pek çok soru da soruldu, cevaplandı; maalesef seminerin sonuna kadar ben kalamadım- İpek uyanınca, seminerin ciddiyeti tehdit altına girince biz çıktık... Seminerden çıktığımda, beynimden geçen düşüncelerin başında şu vardı:

Kim olduğumuz; kimin çocuğu olduğumuz, nasıl bir ortama doğduğumuz, daha ilk günden -hatta annemizin karnında dışarıyı ilk hissettiğimiz günden- neler yaşadığımız ile şekilleniyor. Düşünsenize biz ve bizim gibi daha çok erkek egemen toplumlarda; annenin yerinin önce cinsiyet hiyerarşisinde kadın olarak geride kaldığı, sonra ailenin kadınları hiyerarşisinde "gelin" olarak "en son gelen" olduğu toplumlarda, "lohusa olmak" ne demek? Sonra buradan yola çıkarak, "neden birey olarak yaptıklarıyla kendine güvenli, dirayetli, mücadeleci bireylerle az karşılaşıyoruz?" diyeeeee düşündüm de düşündüm! 

Kısacası çevremizde, ailemizde yeni doğum yapmış olan eşimize, dostumuza göstereceğimiz şefkat hem onun için hem de bebeği için paha biçilemez değerde; ben "lohusa depresyonu farkındalık haftası"ndan bu farkındalık ile çıktım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder