Bu akşam yine evdekileri organize edip Mert'in okuluna toplantıya gittim; evdekiler alıştı artık benim "akşam toplantılarım"a... Okulun işlerine destek olmaya çalıştığımı biliyor Mert, eskiden her toplantıyı "kermes" toplantısı sanıyordu, artık öyle sanmıyor mesela :)
Bugünkü toplantımız "acil durum/ olası İstanbul depremi" konulu bir veli toplantısıydı... Bu konuyu konuşmaktan hiç ama hiç hoşlanmıyorum, içimde bir yerlerde sanki bir düğmeye basılmışçasına sıcaklamaya başlıyorum, derin derin nefes alıyorum falan! Ama konuşmak da lazım, "olacak"tan kaçamayacağımıza göre! Bugün okul müdürümüz ve öğretmenlerimizle biz veliler bir araya gelip deprem öncesi öğretmenlerimizin çocuklarımızla yapacakları tatbikatı, onlara bu tatbikatı nasıl anlatacaklarını dinledik... Sonra konunun sevimsiz taraflarına geldik: Depreme çocuklarımız okuldayken yakalanırsak ve (umuyoruz ki) bir enkaz durumu olmazsa okulumuzun öğretmenler ve çocuklarla nasıl tahliye edileceği, nerenin toplanma alanı ve velilerle buluşma alanı olarak kullanılacağı, çocukları kimlerin, ne kadar zaman içinde teslim alacağı/ alması beklendiği, alınamama durumuna karşı hangi B planının devreye gireceği, iletişim kanalımızın ne/ler olabileceği, çocuklar serviste iken bu durumun yaşanması durumunda neler yapabileceğimiz gibi gibi pek çok akla gelen ve gelmeyen noktayı konuştuk ve kendimizce bir veya birkaç plana bağladık. Yaşanmasını istemediğimiz ancak yaşanırsa da çocuklarımıza olabildiğince planlı, sağlıklı, güvenli ulaşabileceğimiz metodları belirledik kendimizce...
11 Aralık 2015 Cuma
2 Aralık 2015 Çarşamba
Çok mu önemsedik "ANNE OLMA"yı bu hayatta???
Çok mu önemsedik bu "anne olmak" kısmını hayatın?
Evet, ben çok önemsedim! Ama kendi hayatımı bıraktım, kendimi çocuklarıma adadım manasında değil pek... Ben, anne olmayı sevdim... Başka bir şey olamadığımdan değil! Başka bir şeylerin yanında en çok keyif aldığım şey olduğundan... Yorgunluğu ve kafa karışıklığı bol, yetemediğin inancı çok olsa da o ilişki içindeki saflığı çok sevdim ben... Bir de çocuktan sonra kendimi, tanımaya çalışmamı, kendi büyümemi anlamaya çalışmamı ilginç buldum ben...
Çocuktan önce umrumda bile değildi evde içtiğimiz sütün pastorize mi, uht mi yoksa çiğ mi olduğu? Benim için evde yoğurt yapmak neredeyse eşitti dumanın hareket denklemini bulmaya! Yediğimiz elmanın da vatanı, milleti, sülalesi, akrabası pek umrumda değildi; zira eve alınan elma 2. haftanın sonunda yenmeyip çürümeye başladığından atılıyor; biz de bu nedenle eve pek meyve almıyorduk! Hatta o dönem "annemin sınav zamanı bir tabağa soyup da masama getirdiği meyveler gözümde tütüyor" demişliğim de çoktur... Kısacası annemle vedalaşmak zorunda kaldığımız 2002 yılından evlendiğim 2006 yılına kadar ve evlendiğim 2006 yılından Mert'in doğduğu 2010 yılına dek (hadi belki hamileliği bu dönemden çıkarabiliriz kısmen) lezzet ve temizlik dışında nerenin malını yediğimin pek önemi yoktu!
Evet, ben çok önemsedim! Ama kendi hayatımı bıraktım, kendimi çocuklarıma adadım manasında değil pek... Ben, anne olmayı sevdim... Başka bir şey olamadığımdan değil! Başka bir şeylerin yanında en çok keyif aldığım şey olduğundan... Yorgunluğu ve kafa karışıklığı bol, yetemediğin inancı çok olsa da o ilişki içindeki saflığı çok sevdim ben... Bir de çocuktan sonra kendimi, tanımaya çalışmamı, kendi büyümemi anlamaya çalışmamı ilginç buldum ben...
Çocuktan önce umrumda bile değildi evde içtiğimiz sütün pastorize mi, uht mi yoksa çiğ mi olduğu? Benim için evde yoğurt yapmak neredeyse eşitti dumanın hareket denklemini bulmaya! Yediğimiz elmanın da vatanı, milleti, sülalesi, akrabası pek umrumda değildi; zira eve alınan elma 2. haftanın sonunda yenmeyip çürümeye başladığından atılıyor; biz de bu nedenle eve pek meyve almıyorduk! Hatta o dönem "annemin sınav zamanı bir tabağa soyup da masama getirdiği meyveler gözümde tütüyor" demişliğim de çoktur... Kısacası annemle vedalaşmak zorunda kaldığımız 2002 yılından evlendiğim 2006 yılına kadar ve evlendiğim 2006 yılından Mert'in doğduğu 2010 yılına dek (hadi belki hamileliği bu dönemden çıkarabiliriz kısmen) lezzet ve temizlik dışında nerenin malını yediğimin pek önemi yoktu!
Etiketler:
annelik,
beslenme,
çocuklu hayat,
eğitim,
güncel,
gündelik hayat
30 Kasım 2015 Pazartesi
Çocukla Seyahatlere Devam: Eskişehir'deydik...
Bir zamanlar ben İK'cı iken her sene uygulanan bir "Çalışan Memnuniyet Anketi"miz olurdu (muhtemelen hala vardır ama ben yokum:) ). Bu anketin de ilk sorularından biri "işimi yapabilmek için gerekli ekipmana sahibim." gibi bir şeydi... Maslow Piramidi'nde nasıl ki öncelikle insan fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamalı, bu anketin değerlendirmesine göre de bir çalışanın işini mutlu şekilde yapabilmesinin ilk gerekliliği o işi yapmak için gerekli ekipmana sahip olması idi...
Etiketler:
2 çocuklu hayat,
çocukla tatil,
gezi,
tatil
11 Eylül 2015 Cuma
Bu hafta sonu eğlenceli bir Çamur aktivitesi...
Çok uzun zamandır ne Mert'i ne de İpek'i oradan oraya çocuk atölyelerine götürmüyorum... Mert ile özellikle 1-3 yaş arasında çok yeri tecrübe etme fırsatımız oldu, ardından da atölyeler daha da çoğaldı zaten ama atölyelerin çoğalması hızı ile ters orantılı şekilde benim bu atölyelerin gerekliliğine inancım azaldı! Neyse bundan başka bir yazı çıkar eminim!
19 Temmuz 2015 Pazar
Her Anne Bu Cümleleri Mutlak Duyacaktır! Di mi???
Anneysen bazı cümleler var, mutlak duyacaksın... Duyduğuna verdiğin tepki kişiliğine bağlı... Ya da çocuğunun karakterine... Veya içinde bulunduğun döneme...
"Nasıl sütün var mı (bari)?"/ "Sütün yetiyor mu?" (bebeğin ilk zamanlarında)
"Gazı var onun gazı..."
"Orada nefes alabiliyor mu?"/"O şeyin içinde sıkılmıyor mu?" (wrap sling kullanıyorsanız kaçınılmaz)
"Neden ağlıyor?" (her dönemin hit sorusu) - Cevap olarak "N'APCAKSIN????!!!!" ya da "SANA NE" dememek için anne kendini zor tutabilir kimi çok zorlu anlarda!!!
"Bunlar daha iyi günlerin!"
....
12 Haziran 2015 Cuma
Bir Dönemin Sonu: Emzirmeyi nasıl bıraktık?
İpek'e hamileyken ya da doğduğunda onu ne kadar emzireceğimle ilgili bir zaman belirlememiştim kafamda... Sadece Mert'te olduğu gibi sağlık koşulları uygun olduğu sürece ilk 6 ay sadece anne sütü vermek istiyordum. Mert'te çalışıyor olmamın da etkisi ile 10 ay verebildiğim anne sütünü İpek'le birlikteyken daha uzun verebileceğini tahmin ediyordum ama 2 yaşa uzanacağını pek de düşünmüyordum nedense...
10 Haziran 2015 Çarşamba
2 yaşa doğru emzirme sürecinin sonlanması...
Bu yazıyı dileyen bir uyku düzeni sağlama yazısı olarak okuyabilir, isteyense emzirmenin sonlandırılmasına giriş ya da benim tabirimle uyku ve emmenin birbirinden ayrılması...
İpek, neredeyse 23 aylık... bu yazıyı yaklaşık 2 hafta kadar önce yazmaya başladım ve taslak olarak kaydettim... Emzirme sürecimizin sonlanmasının başlangıcı idi yazmaya başladığım gün :) Başlangıç olarak emme ve uykuya geçişi ayırmayı hedeflemiştim... O aşamayı artık geçtik, bugünlerde emzirmeyi tamamen bitirmek üzere İpek'le karşılıklı anlaşma sürecindeyiz... Ancak başlangıçta neler yaptık 2 hafta öncesinde yazdıklarımı burada bulmak mümkün...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)