bebek bezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bebek bezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Şubat 2013 Salı

2-3 yaş aralığında bıraktığımız alışkanlıklar...

Mert ile birlikte yaşadığımız şu 3 yılı düşününce sanki 2 ile 3 yaş arasındaki değişim/ gelişim dönemini "bırakmalar/ vazgeçmeler dönemi" diye adlandırabilirim gibi geldi... Şöyle ki son bir yıl içinde doğduğundan beri önemli parçası olan o kadar çok şeyi bırakmış ya da bırakmak zorunda kalmış ki! İlk aklıma gelenler: bebek bezi, emzik, bebek yatağı, (şimdilerde) öğle uykusu... Eminim zorlasam bu listeye ekleyecek üç beş madde daha bulabilirim.

Bugün, biz nasıl bu bezi bıraktık diye düşünürken bu "bırakma" mevzusu oluşuverdi kafamda. Bazılarını bir anda bıraktık bazılarını kademeli... Mesela emzik bir günde bıraktığımız bir nesne oluverdi. Eylül'de 2.5 yaş doktor kontrolüne gittiğimizde doktorumuz dişlerde hafif bir bozulma eğilimi görünce emziği hemen bırakın dedi. Tabii ben o panikle sanki bir gün daha emzik takarsa dişleri yamulacakmış hissiyatıyla Mert'e emziğin dişlerine zarar verdiğini ve artık kullanmamamız gerektiğini anlattım ve tüm emzikleri yok ettim. Mert de bunu kabul etti (göründü) ancak birkaç gün her uykudan uyandığında emziği için ağladı, ben tüm sakinliğimle ona emziğin neden zarar vermeye başladığını en baştan bir kez daha anlattım. Taaa ki bir öğlen uykusundan uyanıp emziği olmasa bir daha uyuyamayacakmış gibi hissettiğim güne kadar: "al emziğini veriyorum bir daha da kullanma demeyeceğim. İstediğin kadar kullan"dedim bütün çaresizliğimle... Sanırım bazı çocuklar (ya da hepsi) kararları kendilerinin aldığını bilmek, kendilerine dikte ettirilmediğine inanmak istiyorlar. Benim bu geri adım atan (ve aslında Mert'in pek alışık olmadığı) tepkim sonrasında Mert emziği bir kez ağzına aldı ve geri çıkardı: "Artık emziği istemiyorum." dedi ve bir daha da emzik konusu açılmadı. Bu durum bana ders oldu mu; hem de nasıl:))

Bez ise tamamen kademeli bir süreçti tüm ev halkı için:) Yazın Mert'in tuvalet alışkanlığı kazanıp  kazanmayacağını gözlemlerken Mert'in bu değişime aslında hazır olduğunu farkettim. Ama ben hazır mıydım onu bilemiyordum. Sonuçta bezi bırakmak çocuk için büyük bir değişiklik olduğu kadar ebeveynler için de oldukça büyük bir değişiklik. Ağustos ayının tamamını Mert'le Erikli'de yazlıkçı modunda geçirince bu süreç kendiliğinden başladı. Zaten günün çoğu mayoylaydı, yani altı bağlı değildi. Bu da sürekli tuvalete taşınmamızı kolaylaştırıyordu ve Mert kısa bir zaman içinde (arada tabii ki kazalar olarak) bezi bıraktı. Bez olduğunda sıcak havada popsunun çok kaşınabileceğini, eğer külot giyerse poposunun hava alıp kızarmayacağını ve kaşınmayacağını söylememizin de etkisi vardır diye tahmin ediyorum. Neyse biz Eylül başı İstanbul'a döndüğümüzde Mert hemen hemen bu tuvalet mevzusunu oturtmuştu kafasında; ama sadece gündüzleri...

Diyorum ya anne babanın da tuvalet alışkanlığı sürecine hazır olması gerekiyor. Ben gece kısmına daha hazır olmadığımı düşündüğüm için her ne kadar kitaplar bezi bırakırken geceli gündüzlü tamamen bırakın dese de ben buna cesaret edemedim ya da kendime güvenemedim. Bir iki ay akşam bezli, gündüz bezsiz hayatımıza devam ettik. Ettik ama ben bir yerden sonra rahatsızlanmaya başladım. Gündüz tuvaletini tutan çocuk zamanla gece de tutmayı öğrenir ve sabahları yavaş yavaş daha kuru kalkmaya başlar tezi bizim evde çöktü. Mert, hiçbir sabah kuru kalkmadı. Ve bu tezin bizde çökmesi ile birlikte son paket bezimizin bittiği Kasım ayı gibi ben Mert'e yeni paket almayacağımızı ve (ne işe yaradığını anlattıktan sonra) alıştırma külotlarını kullanacağımızı anlattım.1 aya yakın alıştırma külodu denememizin ardından bazı sabahlar kuru kalkmaya başladı. Böylece alıştırma külotlarına da "hoşçakal" dedik. Bu arada her gece ben yatarken Mert'i de tuvalete kaldırmaya başladım. Böylelikle (tabii ki arada kazalar olmakla birlikte) tuvalet alışkanlığı kazanma sürecimiz de daha rayına oturmuş oldu. Yani umarım:)) Her bırakılan alışkanlığın geri dönüşü olabileceğini aklın bir köşesinde tutmak lazım sanırım...

Şimdi düşünüyorum da bu değişimler hemen bir çırpıda gerçekleşsin istiyoruz da aslında 2-3 yaş aralığında bir çocuk için ne kadar da büyük... Her çocuğun karakteri, düzeni farklı; her aile de kendi doğrusunu bulmaya,uygulamaya çalışıyor... Kimi zaman kitaplar, yazılanlar, önerilerle; kimi zaman da belki sadece iç sesini dinleyerek...