yeni yıl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yeni yıl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ocak 2014 Çarşamba

bir 31 Aralık yazısı...

Hastanede bugün 7. günümüz ve bugün tarih 31 Aralık 2013 saat 08:53... Biraz önce doktorumuz geldi İpek'i kontrol etti, iyileşme sürecinde olduğunu söyledi ve fakat henüz eve gitmek konusunda aceleci davranmamamız gerektiğini de belirtti ki zaten bir acelemizin olmadığını çünkü evde de ağbi kişisinin Influenza A nedeniyle hasta olduğunu belirttim!! Evet İpek düzelme eğrisinde, Mert yeni bir virüsle karşımızda...

İçimi dökmek adına yazmak istedim ama "hala hastanede misiniz?" "ne Mert tekrar mı hasta!" gibi olası cümleleri cevaplamaya artık takatim kalmadığından yazıyı daha sonra yayınlamak üzere burada uykuya bırakıyorum.

Dün akşam üstü Kerem, Mert'in hiç huysuzluk yapmadan arabada uyuyakaldığını söyleyince aklıma ve dilime ilk gelen bu çocuk Influenza A olmuş olmasın!Duyan da sanacak ki 6 yıl tıp eğitimi üzerine çocuk pediatrisi, göğüs hastalıkları ve solunum uzmanlığı ve tabii ki psikoloji uzmanlığım, doçentliğim ve bilimum titrim var!!! Evet bunların hiçbirine sahip değilim, ama şu anne hissiyatı var ya, hah ben ondan korkmaya başladım artık! Kafamda "etraf Influenza A kaynıyor Mert kapmaz inşallah" derken ben mi bu hastalığı istemeden çağırdım yoksa geleceği vardı da geldi mi bilmiyorum ama ben bu anne hissiyatını susturmak istiyorum!!

Kerem dur bi'uyusun dinlensin bakalım derken eve gelip Mert'i kucaklayıp eve çıkardığı süre içinde ateşi bir anda 39.6'yı bulmuş Mert'in... Hızlı bir duşun ardından ateş çok da fazla düşmeyince yine doktorla bir telefon trafiği sonucu akşamın 7'sinde Anadolu-Avrupa geçişi yemyeşil gözükürken Kerem, Mert'i hastaneye getirdi... Dün akşam bi'ara hepimiz hastanedeydik ancak taşıdığımız virüs farklılıkları nedeniyle biraraya gelmedik!

Mert, kontrol edildi, tahlilleri yapıldı ve BİNGO! Influenza A! Bilgi Kütüphanemize yeni bilgiler de ardı ardına eklenmeye başladı:
  • Influenza A, bir grip çeşididir korkmayın!
  • Domuz gribi, Influenza A'nın bir çeşididir. Domuz Gribi olup olmadığını anlamak için 24 saatteki ateşini izlemek gerekir!
  • Domuz gribiyse de korkmayın! (peki biz niye 4 sene önce ben Mert'e hamiliyken deli bir domuz gribi salgınından çok feci korkuyorduk???- bununla ilgili hastalık daha bilinir oldu tedavi edilebiliyor diyen de var, hastalık mutasyona uğradı diyen de var, aslında 4 sene önce de böyle bir enfeksiyondu ancak bağışıklık sistemi çok güçsüz kişilerde ölüm vakaları yaşandığı için çok korku saldı diyen de var)
Dün akşam hastane çıkışı Kerem, nöbetçi eczanelerden tamiflu arayışına geçti, domuz gribi olasılığına karşı... Sabaha karşı Kerem'le konuştuğumuzda Mert'in ateşinin bayağı düştüğünü söyledi, bakalım bugün izlemedeyiz..

Peki ben bu arada ne hissettim? Hayatımda ilk defa "anne"liğin parçalanmak olduğunu hissettim. Daha önce Mert ne yaşarsa yaşasın yanındaydım, hasta olduğu her gece ona sarıldım, "geçiyor anneciğim" diyebildim. Dün akşam, endişeye gerek yok, bu ara bu virüs çok sık gözüküyor 3 gün içinde de geçiyor çoğunlukla dense de ben kendimi bir anne olarak "çocuğunu yalnız bırakmış" hissettim. Belki de Mertişimin gözünde "İpek hasta annem onun yanında ben hastayım benim yanımda değil" diye düşündürttüm! Yapacak hiçbir şeyim yok tabii, İpek'i ikinci bir virüsten de korumamız gerek, daha henüz zatürrenin etkileri yeni geçmeye başlarken; ama duygularım bunlardı, değilmiş gibi yapamayacağım! 

Kerem'in Mert'e "babacığım ateşin var, hastaneye gitmemiz gerkiyor" gibi bir şeyler söylediğinde Mert'in "annemlerin olduğu hastane mi?" diye sorup "evet" yanıtını alınca içten içe "annemle birlikte olacağım" diyerek hasta olduğuna sevindiğini bile düşünüyorum. Hastaneden eve gönderdiklerinde ve biz görüşemediğimizdeki kendi çocuk dünyasındaki hayal kırıklığını tahmin edebiliyorum...

Amacım duygu selleri falan yaratmak değil, ne zorunlu ayrılıklar yaşayanlar var biliyorum ama işte minik kızım bir yerde minik oğlum bir diğer yerde hasta ve bendeki "anne hissiyatı" derinleştikçe derinleşti...

Dün Twitter'da "Normal, sıradan, rutin, basit... Bunlar sıkıcı bir hayatın sözcükleri gibi gelebilir ama bir süre yok olunca ne kadar değerli oldukları anlaşılıyor" yazmıştım, bir kez de burada yinelemek istedim. Çocuklar neden rutini sever, neden bir adım sonrasında ne olacağını bilmek onlara güven verir işte bu tip durumlarda daha iyi anlıyorum... Akşam 7'den sonra İpek ve Mert'i uyku sırasına sokmanın, Mert'e yatakta kşitap okumanın, sabah okula yetişme telaşının, eve gel İpek'i uyut, uyansın, evde yemek ne var, hadi dışarı, hadi Mert'i okuldan al,eve gel rutininin güzelliğini hiçbir şeye değişmem, kesin net :) 

Sonuç: herkese herkese herkese sağlık sağlık sağlık diliyorum!!!

Sonraaaaa...

Arsız tipler, sevgisiz insanlar, mutsuzlar, etrafına mutsuzluk saçanlar, yalancılar, hırsızlar, kısacası kötüler gitsin rehabilite olsun, olamıyorsa da gitsin ve gelmesin!!!

Yani... 2014, iyi insanların yılı olsun.. Sevenler her daim birbirleriyle olsun... Anneler, babalar çocuklarına, çocukları anne babalarına sarılsın...

(Zeynep'in notu: Biz bugün yani 1 Ocak itibariyle hastaneden çıktık, evdeyiz; evde olmak süper ve tabii ki hastaneyle kıyaslandığında daha yorucu!!! Herkese tekrar tekrar sağlıklı seneler ve bu bir haftadır bizleri merak ederek arayanlara çok çok teşekkürler:))