çocuk kitapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çocuk kitapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Eylül 2014 Cuma

İyi Dev Biranda :)

Çok uzun zamandır kendisiyle Anne Baaak! için bir röportaj yapmak istiyordum. Ancak bu isteğimi sadece kendim biliyordum, Biranda'nın haberi yoktu. Sanırım ben birebir tanıdığım kişilere bu tip ricalarımı çok daha zor iletiyorum. Sanki, istemezlerse "hayır" deme haklarını tanışıklığımız ve aramızdaki ilişki nedeniyle kullanamazlarmış gibi geliyor... Neyse benim bu düşünceme bir de yaz tatilleri eklenince ara iyice açıldı... Ancak süreci hızlandıran Biranda oldu; kendisine isteğimi iletince Biranda,adına uygun hızda bana "e yarın buluşabiliriz" dedi. 

Veeee böylece bizim için çok ayrı yeri olan "mahallemizin" çocuk kitapçısı İyi Cüceler'in geçtiğimiz 2.5 sene boyunca iki iyi devinden biri olan Biranda ile keyifli birkaç saat geçirdik.


11 Mayıs 2014 Pazar

Pozitif Düşünceler'in Oyun Atölyesi

Bu ara yazmak istediklerimle yazmak için bulabildiğim vakit ters orantılı maalesef... Daha fazla gecikmeden geçen Cumartesi günü Mert ile katıldığımız Pozitif Düşünceler'in Oyun Atölyesi'ni yazmak, paylaşmak istiyorum...



Pozitif Düşünceler, kadınlara ve annelere hitap edecek konularda, gelenekselleşmiş yaklaşımların dışına çıkarak, değişik bakış açılarını da kucaklayan, yüksek enerjili ve interaktif eğitim, atölye ve aktiviteler düzenlemek amacıyla kurulan bir kadın+anne girişimi... Güncel, çok tartışılan ya da merak edilen konularda uzmanları, ve pratik deneyimleri olan bireyleri kadın ve anneler ile buluşturuyor.

Pozitif Düşünceler'in ilk etkinliği de 3 Mayıs Cumartesi günü gerçekleşen ve tüm gün biz anneler için farklı panellerle, çocuklar içinse farklı aktivitelerle süren Oyun Atölyesi oldu.



Açılışın ardından biz annelerin ilk durağı Kahkaha Yogası Lideri Aydan Ermiş oldu. Hayatın koşuşturması içinde benim gibi zaman zaman nefesini farkında olmadan tutan birine çok iyi geldi Aydan Hanım'ın anlattıkları... Son zamanlarda sık tekrarladığım bir cümle: "hiçbir şey tesadüf değil, yaşadıklarımızın hepsinin bir nedeni var!" Biliyorum ki bu nefes teknikleri ile sık karşılaşmamın da bir nedeni var: doğru nefes almayı hatırlamam gerekiyor! Hatırlamak diyorum çünkü Aydan Hanım'ın dediğine göre "doğru nefes almak" aslında doğuştan bildiğimiz ancak zamanla unuttuğumuz bir şey! Biz "yetişkinler" çoğunlukla diyafram nefesi yerine göğüs nefesi alıyor(muş)uz. Sürekli göğüs nefesi almak bir çeşit "savaş kaç" komutu imiş beynimiz için ve bu da bizleri çok sinirli, gergin, endişeli yapabiliyormuş. Göğüs nefesi ile diyafram nefesini bir arada kullanmak gerekirmiş. Aydan Hanım'dan kısa kısa bilgileri aldıktan sonra nefes ve kahkaha egzersizleri yaptık ve tabii ki rahatladık:) Biliyor musunuz çocuklar günde 300-400 kahkaha atarlarmış! Günde 1 kahkaha bile atmadığımız günler olduğunu düşünürsek ne kadar kendimizi gerdiğimizi anlamak mümkün!

Ardından Zürafa Anaokulu Kurucusu Esra Akalın ve www.terazilastikcimnastik.com blogunun yazarı Mine Topal "Oyun ve Çocuğa Katkılarını" paylaştılar:

- oyun=öğrenme

- ne işe yarar oyun?
1. fiziksel gelişimi destekler
2. çocuk duygularıyla başedebilmeyi öğrenir
3.sosyal becerilerini geliştirir (paylaşma becerisi, tartışma... gibi)

- Oyunda patron çocuktur

- Oyunun bir hedefi yoktur. Yani çocuk sonunda amacım şu diye başlamaz. süreç odaklıdır.

- Oyun, esnek ve spontandır.

- Oyun, merak uyandırır,sürükleyici ve düşündürücüdür.

- Oyun, gerçeklere uygun olmak zorunda değildir.

- Peki genelde biz ebeveynler ne gibi hatalar yapıyoruz?
  • "Ne oynamak istersin?" yerine "haydi gel (saklambaç) oynayalım!" diyoruz!
  • "Dengeni sağlamak için...." diyeceğimize "dur yapma!" "düşersin!" gibi engelleyici cümleler kurabiliyoruz.
  • Kafasına geçirdiği bir sepet gördüğümüzde "ne akıl etmişsin öyle!" demek yerine "o şapka değil ki!" deyiveriyoruz! 
- çocukların TV izleme süresine araştırmacılar şöyle bir formül önermişler: ÇOCUĞUN YAŞI/10*60. Mert 4 yaşında olduğuna göre maksimum TV izleme süresi bu formüle göre 24 dakika... Günde bir çizgi film izleme hakkı olan Mert'e bu yaklaşıma göre doğru bir sınırlama getirmişiz galiba :)

Bu söyleşiden aklımda en net kalan cümlelerden biri de "Sıkılan çocuk fikir üretir." oldu. Buna benzer cümleleri sıklıkla kullandığım ve şimdiki zamanda çocukların sıkılmalarına izin vermediğimiz için kendimizi sıklıkla eleştirdiğim için bu cümleyi sevgi ile kucakladım! :) Bu cümleden yola çıkarak da "teknolojiden dadı olmaz!" dedi konuşmacılar... Teknolojik oyuncaklar hayatımızın bir gerçeği, eğitici oyunlar seçmek gerek ve en önemlisi de zamanı sınırlamak.

Önerilen keyifli fikirlerden de özellikle "mutluluk defteri"ni yakın bir zamanda hayata geçirmek üzere cebime koydum. Nedir bu mutluluk defteri? Aileye ait bir defter... Ailenin her bireyi o deftere gün içinde yaşadığı mutlulukları yazabiliyor, henüz yazmayı bilmeyen çocuklar ise resimleyebiliyor. Böylece hem güzel bir anı defteri oluyor, hem de mutluluklar hatırlandıkça mutluluklar yeniden yaşanıyor:)

Son olarak "Çocuk, Oyun ve Kitap" üzerine Uzman Pedagog Belgin Temur, Çocuk Kitapları Yazaruı Aytül Akal ve (bizim ailemizin, mahallemizin, cücelerimizin kitapçısı) İyi Cüceler Çocuk Kitabevi'nin İyi Devi Biranda Çoban bizlerle görüşlerini paylaştılar Tülay Sarı'nın moderatörlüğünde...

- Çocuklarımız kitaplarını kendileri seçsin, almadan önce bizler okuyabiliriz ancak kendi istediğimiz kitabı almaya dayatmamamız gerekir.
- Okul öncesi dönemde çocuklarımıza kitap okuyoruz, ancak çocuklarımız okumayı öğrendiklerinde "kendin oku!" diyoruz... Bu zorlama yerine karşılıklı ilişkimize devam etsek keşke..
- Çocuklarda değişmesini istediğimiz bir davranış varsa eczaneden ilaç alır gibi kitapçıdan bir kitap alıp soruna çözüm bulabilir miyiz? Bu soruya verilen yanıtı sanırım uzun uzadıya yazmama gerek yok; aslında her konunun çözümü bizimle çocuğumuz arasındaki ilişkide...
- "Kitap okumak çocukların hayal gücünü geliştirir." demek çocuklara yapılan bir haksızlık! Çocukların hayal gücü zaten geniş!
- Kitapların üzerinde yazan yaş grupları genellikle anlamlı, bu yaş gruplarına bakılarak yaşa göre kitap seçilebilir.
- Kitap bittikten sonra çocuğunuzdan kitapla ilgili aklında kalan en etkileyici şeyi resmetmesini istemek kitabın çocukta nasıl bir iz bıraktığını görmek adına çok iyi bir fikir.
- Okumayı bilen çocuğun okuduğunu anlaması için ne yavaş, ne hızlı ne de orta hızda okuması doğru bir çözüm olur. Okuduğunu anlaması için okumayı noktalama işaretlerine uygun olarak yapması gerekir.






Ben bu keyifli sohbetleri dinlerken Mert de bütün gün çocuklara ayrılan alanda T-shirt boyadı, şarkılar söyleyip dans etti, tahta oyuncaklardan gemiler, kuleler inşa etti, resim çizdi ve pek çok oyuna katıldı... Kısacası keyifli bir gün geçirdi... Keyifli olduğunu bir kendi sözlerinden anlıyorum bir de gün boyu beni hiç yanına çağırmamasından ve/ya yanıma gelmek istememesinden anlıyorum... Bir tarafta anneler için besleyici diğer tarafta çocuklar için de keyifli bir program hazırlanmış olmasından dolayı biz çok memnun olarak ayrıldık Oyun Atölyesi'nden... Hem de elimizde günün sonuna doğruyapılan çekilişte kazandığımız "HADİ HAM YAP" kutusu ile... Çok lezzetli,sağlıklı atıştırmalıklar yedik Hadi Ham Yap sayesinde...

Mert'in okulundaki veli toplantısına yetişmek zorunda olduğum için ne yazık ki günün sonunda İstanbul Drama Sanat Akademisi'nin düzenlediği Yaratıcı Drama çalışmasına katılamadık Mert ile. Eminim o da ayrıca keyifli bir çalışmaydı...

Annelerin bilgilenirken,sosyalleşirken ve eğlenirken çocuklarının keyifli zaman geçirebildiği bu insiyatifi ben çok sevdim. Pozitif Düşünceler ekibinin yollarının hep açık olması dileğiyle... :)

Son bir not, ama ÖNEMLİ bir not:

Pozitif Düşünceler, etkinliklerinin her birinde bir sosyal sorumluluk projesi desteklemekte.

Bu kapsamda, "Oyun Atölyesi"nin tanıtım sürecinden gerçekleştiği tarihe kadar olan sürede Şanlıurfa'ya bağlı Deniz Mezrası'ndaki Deniz İlkokulu'nun Anasınıfı için kitap,oyuncak ve materyal toplandı, detayları okumak isterseniz: http://pozitifdusunceler.com/denizanasinifi/

Pozitif Düşünceler'e ulaşmak için:

http://pozitifdusunceler.com/
https://www.facebook.com/pozitif1dusunce?ref=ts&fref=ts
https://twitter.com/Pozitif1Dusunce

*Çocukların çalışmalarına ait fotoğraflar Pozitif Düşünceler Facebook Sayfası'ndan alınmıştır.

22 Nisan 2014 Salı

Çocuk kitapları yazarı Defne Ongun Müminoğlu ile röportaj

Birkaç ay önce Mert'e babaannesinin hediye ettiği "Sağlıklı Beslenme" isimli kitap vesilesi ile tanıştık Defne Ongun Müminoğlu'nun kitapları ile... Evde sürekli bir sağlıklı beslenme konusu söz konusu olduğundan babaannesi kitabı görünce Mert'in ilgisini çekeceğini düşünmüş, nitekim öyle de oldu... Bu kitap ile biz "Burcu ve Berk" isimli iki kardeşin hikayelerini anlatan, anlatırken de çocuklara mesajlar veren altı kitaplık bir seri ile tanıştık, kısa zamanda seriyi tamamladık ve o kadar çok okuduk ki Mert artık serinin tüm kitaplarını ezberledi...

Tam yoğun bir şekilde "Burcu ile Berk" serisini okuduğumuz zamanlardı, "mahallemizin çocuk kitapçısı" İyi Cüceler'de bu kitapların yazarı Defne Ongun Müminoğlu'nun bir okuma saati yapacağını haber aldık ve tabii ki bu okuma satine katıldık:) Sürekli okuduğu kitapları yazan insanı görüyor olmak Mert'i oldukça şaşırttı, önce benim kucağımda kitabı dinlerken sayfalar ilerledikçe Mert de kendini ön sıraya atıverdi, günün sonunda Mert kitaplarından birini imzalatırken ben de Defne Hanımile sohbet etme imkanı buldum. O sohbet sırasında kendisi ricamı kırmadı ve Anne Baaaak!'ta yayınlanmak üzere sorularımı yanıtlamayı memnuniyetle kabul etti.

Buyrun, karşınızda "Burcu ile Berk" serisinin yazarı, kızının doğumunun ardından profesyonel hayattan başka bir hayata yelken açan bir anne, http://sifirkilometrebizdiklar.com/ blogunun bloggerı, benimergenlik dönemimde keyifle kitaplarını okuduğum yazar İpek Ongun'un kızı Defne Ongun Müminoğlu...

Kimdir Defne Ongun Müminoğlu?

Bu çok zor bir soru. Özgür ruhlu, seyahate bayılan, çalışmadan duramayan ama hayatında denge ve huzur isteyen bir kişi. Pek çok işe el atmaktan çekinmeyip, sonra kendini tüketebilen de bir varlık! Hayatta dengeyi bulmaya çalışan, yaptığı işlerin fayda sağlaması için uğraşan, bunu hedefleyen biri Defne. Bazen oluyor, bazen olamıyor ama denemeye devam... J

Çocuktan önceki Defne ile çocuktan sonraki Defne arasındaki farklar neler oldu?

Çocuktan önceki Defne, çok yoğun çalışan, çocuklarla nasıl iletişim kurabileceğini keşfedememiş(!), özgürlüğüne son derece önem veren, maceraperest  bir insan. Çocuktan sonraki Defne ise, önceliğini koşulsuz şartsız başkasına veren (yani kızına), daha temkinli, hâlâ özgürlüğüne düşkün ama bu konuda kendinden pek çok konuda özveride bulunan, çocuk dünyasını hayranlıkla izleyen biri. 

Sizce, siz nasıl bir annesiniz?

İyi olmaya çalışan, kimi zaman başaran kimi zaman başaramayan bir anneyim J



Annelikte sizi en çok ne/ler zorladı şimdiye kadar?

Sabretmek, sabretmek, sabretmek ve tüm çabalara rağmen, zaman zaman kendini yeterli bulamamak.

Kitap yazmaya nasıl karar verdiniz?

Okul yıllarında olsun, iş hayatımda olsun, yazı ile ilintili olan her şey hoşuma giderdi. Kızım doğduktan sonra yoğun iş hayatına ara verme kararı aldım. Çünkü işe devam edersem onu bir başkası büyütecekti. Çok sevdiğim fakat çok yoğun bir işim vardı. Dolayısıyla bu kararı almak hiç de kolay olmadı. Yine de bir seçim yapmam gerektiğine inandım ve kızımı seçtim.
Ancak uzun yıllar çalışmış biri olarak, başkaları ile paylaşabileceğim, sosyalleşebileceğim bir şey yapmadan günlerimi geçiremezdim. Böylelikle zaten çok sevdiğim yazı yazmayı, bir blog çerçevesinde yapmaya karar verdim ve bir gecede “0 km.Bızdıklar”ı kurdum. Bu olduğunda 2009 senesiydi.
Kısa süre sonra “Mini Baby&Pregnancy Dergisi”nde köşem oldu. Ardından” ALL,forkids Dergisi”nde yazmaya başladım. Bu iki dergiye ek olarak okulumun (Tarsus Amerikan Koleji) dergisi olan “BizLetter”da da yazıyordum.
Derken, 2011 senesinde Edukids, birlikte” Hikâyeli Yapboz” yapmak için teklif getirdi. Onlarla çok keyifli ve faydalı bir çalışma yaptık. Dört ayrı hikâyeyi anlatan, her hikâyenin altı karttan oluştuğu bir yapboz seti çıkarttık. Sette bir de minik hikâye kitapçığı var. Hikâyeler ve yapboz içerik tasarımını ben yaptım. Böylelikle ilk hikâye kitabı tecrübesini edindim.
2013 senesinde de Artemis Yayınları’ndan “Burcu ve Berk ile...” serim çıktı J

Geçenlerde anneniz İpek Ongun’un 1995 yılında ben 14 yaşında iken okuduğum “Lütfen Beni Anla” adlı kitabını buldum evde. İçine göz gezdirdim, düşündüm, yazılanları yıllar sonra bir anne olarak okudum… Bir anne olarak kendisini sıklıkla çocuğunun yerine koyabilen, empati kurabilen bir anneniz varmış sizi büyütürken, kitap bana böyle hissettirdi… Hepimiz anne olmadan önce “anne olunca annem gibi olmayacağım” dediklerimiz vardır sonra anne oluruz ve annemiz gibi de oluruz sıklıkla J Sizin de kendi anneliğinizde “tıpkı annem gibi bir anne oldum” dediğiniz neler oldu bugüne kadar?

Çok haklısınız. İstediğimiz kadar annemizi eleştirelim, sonunda bizler de anne olunca onlar gibi oluyoruz. Benim annem pek eleştirilecek bir anne değildi. Hâlâ da öyle.
Öte yandan, genç kızken oflayıp pufladığım şeyleri şimdi ben kızımdan istiyorum. O değerleri ve öğretiyi ben ona aktarmaya çalışıyorum, aynı annemin bize yaptığı gibi. Kızım da oflayıp pofluyor, aynı benim anneme yaptığım gibi J

Kızınız “Anne baaak ne yaptım?!!” dese çok mutlu olursunuz?

Öğendiklerini uyguladığında, hatta onlara kendince bir şeyler  katıp, yepyeni bir şey yarattığında çok gururlanıyorum. O da çok güzel hikâyeler yazmaya başladı. Kullandığı dil çok net, çok güzel. Sekiz yaşında bir çocuk olarak beni bazen çok şaşırtıyor.

“öğretici” /”mesaj veren” kitaplarınız var;  hangi konuda yazacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Kızınızla gündelik yaşadığınız olayların etkisi oluyor mu?

Kesinlikle! Malzemem kızım J
Şaka bir yana, aslında ihtiyaçtan yola çıkarak konuları belirledim. Önemli olduğunu, benim olduğu kadar başka ebeveynlerin de bu bilgilere ihtiyacı olduğunu, olacağını düşündüğüm için yazdım. Kendim kitap seçerken de bana ne veriyor diye düşünürüm. Vakit çok dar. O nedenle okuduğum kitabın bana bir şeyler katması benim için çok önemli.
Ancak çocuklara kitap yazarken, okutabilmek lazım. Yoksa işe yaramıyor. Haklı olarak sıkılıyorlar. Doğru mesajı çaktırmadan vermek lazım J “Burcu ve Berk ile...” serisinde bunu yapmaya çalıştım. 

Neden “0 km bızdıklar”?

Çünkü bir insan doğduğunda hayatının sıfırıncı kilometresinde oluyor. Son derece saf, temiz, almaya ve algılamaya açık oluyor. Onların çocukluk hâllerine hayranım. Bloğumun çocukların ve onların ebeveynlerinin bu dönemlerine yardmcı olmasını arzuladım. Bu nedenle “0 km.Bızdıklar” dedim. (Bızdık kelimesi bizim ailede çok kullanılırdı)

Hem çocuğunuz olup hem de işiniz çocuklarla alakalı olunca dört bir yanınız mecburen çocuklarla çevrili gibi. Çocuklar ve annelik dışında hangi konuda ve ne zaman bir sohbetin içindeydiniz?

Ben birbirinden farklı konularda bir şeyler yapmak, birbirinden çok farklı yapıda insanlarla vakit geçirmekten çok hoşlanıyorum. Her yapılan iş, her atılan adım ve her tanıdığım insan bana bir şey öğretiyor, bir yenilik, bir heyecan katıyor hayatıma. Bazen fazla dolduruyorum sepeti, boğuyorum kendimi. Sonra tekrar gözden geçirip, hafifletiyorum ki nefes alabileyim. Ama her türlü, tekdüze bir hayat hiç bana göre değil.

Yani kızıma bayılıyorum ama onsuz vakit de geçirmek istiyorum. Pek çok seyahate birlikte gidiyoruz fakat eşimle başbaşa olmaya da ihtiyaç duyuyor, arada buna göre program yapıyorum. Ya da çocuk ilintili çalışmalar yaparken, arkadaşlarımla ya da aile büyükleriyle de vakit geçiriyor, dengeyi kurmaya çalışıyorum. Akşam arkadaşlarla keyifli bir yemek bazen çocuksuz olmayı gerektiriyor ve iyi geliyor. Pek çok şapkamız var. Zaman zaman değiştirmek bizi dengeliyor adeta.


Veee Son soru… (oğlum)Mert soruyor: Burcu ile Berk nerede?

Hayalimde J                                       

24 Mart 2014 Pazartesi

Goztepe Ozgurluk Parki icinde bir Cocuk Kutuphanesi...

Türkiye’nin ilk İnteraktif Çocuk Kütüphanesi açıldı…
Sanırım geçtiğimiz yılın son aylarıydı, takip ettiğim anne gruplarından birinde Kadıköy ilçesi içerisinde bir çocuk kütüphanesi açabilmek için bir annenin  –Esra Akçay Duff-  insiyatifi ile başlatılan bir imza kampanyasından haberdar oldum… Konu kitap olunca, kitlesi de çocuk olunca… Benim için bir araya gelmesi en keyifli ikililerden… Önce imzamı attım internet üzerinden, sonra da imzalamaları için konuyu arkadaşlarımla paylaştım… Konu sadece beni heyecanlandırmamış ne güzel ki; 10.000’i aşkın kişi Kadıköy’de interaktif bir çocuk kütüphanesi açılması için imza atmış… Birkaç gün önce, kütüphanenin bugün (19Mart) açılacağı duyurusunu görünce hem heyecanlandım hem de mutlu oldum: “Demek ki verdiğimiz imzalar dikkate alınabiliyormuş”  dedim kendi kendime… “Demek bu ülkede kitapla ve çocukla ilgili güzel şeyler de olabiliyormuş” diye geçirdim içimden… ve tabii ki bu insiyatifi başlatan anneye gıpta ettim: “ne güzel bir şeydir çocuklarına ‘ben sizler ve sizin gibi pek çok çocuk için iyi bir şeyler yapmaya çalıştım ve yaptım’ diyebilmek” diye düşündüm…
Bugün de kütüphanenin açılışına gittim, hem nasıl bir yer olduğunu merak ettiğim için hem de “o” anne ile tanışmak istediğim için…
Sıcacık, güzel bir bahar havası… Özellikle hafta içi en sevdiğim parkların başında gelen Özgürlük Parkı… Bisikletler, scooterlar, kumda, salıncakta, kaydırakta çocuklar, banklarda insanlar, anneanne, babaanne, dedelerin torun keyfi vs derken kalabalığa ulaştım. Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nın kuzey yönü girişinden girince hemen sağda… Ya da kumlu park alanının hemen yanında…  Tek katlı, aydınlık, şirin bir bina… İçinde kitaplar var, öyle kıyıda köşede kalmış, sadece kitap olsun diye konulmuş kitaplar değil… Çoğu Mert’le bizim çok büyük keyifle okuduğumuz kitaplardan… Arada ebeveyn kitapları da var dikkatimi çeken, Montessori kitabı algıda seçicilikle ilk gözüme gözüken belki de…  Tahta oyunlar, oyuncaklar var raflarda ve aktivite masalarında… Kısacası Mert’i gözümün önüne getirdiğimde keyifle zaman geçirebileceği bir yer…
Geçtiğimiz aylarda gittiğimiz Almanya tatilinde orada yaşayan arkadaşımızın evinin hemen karşısındaki çocuk kütüphanesini çok beğenmiştik… Orada şu yorumu yapmıştım: “ne yazık ki bizler Türkiye’de, kendimiz ya da çocuklarımızın bir aktiviteye katılması için para ödemeye alıştık!” Halka açık, hele hele çocuklar için bu şekilde var edilen alanların çok çok çok değerli olduğuna inanıyorum bundan dolayı…  
Biz ortamın keşfini İpek’le yaptık bugün, sonra da Mert’i okuldan alıp tekrar parka uğradık. Saat 5’te kapanacak olan kütüphaneye giremedik ancak Mert’e nasıl bir yer olduğunu anlattım, ilk fırsatta Mert’le gelmeyi arzu ediyorum. Evet ben park, bahçe,kum, sahil, deniz, Açıkhava seven bir anne olarak parkın ortasında kitap okuma, aktivitelere katılma fikri beni çok mutlu ediyor… Belki bir umut diyorum,  ne kadar çok çocuk alışveriş merkezleri dışında da hayat olduğunu bilirse büyüdüklerinde daha da çok sahip çıkarlar toprağa, ağaca, doğaya…
 Peki nedir  bu “Türkiye’nin ilk interaktif çocuk kütüphanesi” ?
Amacı nedir?
-          Özellikle 0-6 yaş arası okul öncesi çocukların sosyalleşerek, deneyerek, gözlemleyerek, hissederek ve keşfederek öğrenmeleri, küçük yaşta kitap okuma kültürü kazanmalarını amaçlıyor.
-          Ailelerin çocuklarıyla kütüphaneye gelip okumalar yapıp aktif okuma kültürünü oluşturmalarını sağlamak.
-          Ailelere çocuklarıyla nasıl kaliteli vakit geçirebileceklerini ve çocuklarına pedagojik açıdan nasıl davranmaları gerektiği konusunda yol göstermek.
-          Aileleri; aile içi şiddet, çocuk hakları, çocuk bakımı gibi konularda belediyenin pedagogu ve uzmanlar liderliğinde eğitim seminerleri düzenleyerek bilgilendirmek.
-          Çocukların sosyalleşerek, deneyerek, gözlemleyerek, hissederek, keşfederek öğrenmelerini sağlamak.
-          Özellikle büyükşehirlerde yaşayan ailelerin bir araya gelerek çocuk yetiştirmenin yüklerini paylaşarak bu yükün azalmasına yardımcı olmak.
-           
Neler yapılacak burada?
-          Çocuklara yönelik gönüllü veliler tarafından düzenli kitap okuma saatleri düzenlenecek
-          Deneyler yapılacak
-          Hayaller kurulacak
-          Un ve su gibi yenilebilir malzemelerden oyun hamuru, parmak boyası yapılacak
-          Ahşap bloklarla oyunlar oynanacak
-          Çocuk eğitimi, çocuk gelişimi, çocuk-aile ilişkisi gibi konularda eğitimler, seminerler düzenlenecek
Çocuklarımızın İnteraktif Kütüphanesi nasıl işleyecek?
-          Kış aylarında 10.00- 17.00, yaz aylarında ise 09.00- 18.00 saatleri arası kütüphane açık olacak.
-          Pazartesi günleri dışında her gün açık olacak.
-          Her gün saat 11.00 ve 15.30’da okuma saati düzenlenecek.
-          Okuma saatleri haricinde, aileler diledikleri kadar kütüphanede kalıp, kitapları okuyup çocuklarıyla vakit geçirebilecekler.
-          İlk dönemlerde kitap ödünç verme sistemi bulunmayacak.
-          Kitapların sayısını arttırmak yapacağımız kitap bağışları ile bizlerin elinde
Bakın başka neler düşünülmüş?
-          Bebekli anneler için emzirme koltuğu
-          Çocuk tuvaleti
-          Alt açma ünitesi
Kütüphane içerisinde mevcut.

Daha detaylı bilgi istersek:



Bugün açılışı yapılan küçük bir kütüphane bana umut verdi, çocuklar, kitaplar, oyunlar ve hayal gücü… Ne güzel ki bunları çıkarsız olarak düşünen insanlar hala var; sadece düşünmekle kalmayıp aksiyona geçmeleri, bizlerden imza desteği, yerel yönetimlerden de yönetim desteği bulmaları “galiba hala ümit var!” dedirtti bana bugün…

* Bu yazı 24 Mart 2014 tarihinde www.internetanneleri.com adresinde de yayınlanmıştır.

7 Ekim 2013 Pazartesi

Bu köşe kitap köşesi:))

Tatil dönüşü yeni "eğitim yılı"nın başlamasıyla Mert de yeni bir okula başladı... "yeni okul" dediğime bakmayın aslında bizim okul serüvenimiz daha başlamadan önce aklımızdaki tek okuldu burası ama hamilelik döneminin etkisiyle eve en yakın okul bizim için en iyi tercihmiş gibi gözüktü... Nisan ayından itibaren Mert'in devam ettiği okuldaki öğretmenini çok sevmesi, okulun bizim balkondan gözüküyor olması, ortamın çok renkli olması gibi nedenlerden dolayı tatil dönüşü okul değişim sürecimizin zorlu olabileceğini tahmin ediyordum... Tabii bu başlı başına başka bir yazı konusu olur... Sadece şunu söyleyebilirim: anne babaların kendi çocuk yetiştirme tarzlarına uygun ve/ya kendilerine örnek olabilecek, anne&babayı da geliştirebilecek bir okul bulduklarında onun peşini bırakmamaları gerekirmiş...

Neyse konu aslında kitap okumayla ilgiliydi, ben bunu neden okuldan başlattım? Çünkü Mert'in okulunda çok güzel, insana huzur veren, insana "ben de kitabımı alsam da şuraya oturup okusam" dedirten birkitap okuma köşesi var. Ve sanırım Mert de bu köşeyi çok seviyor ve sürekli burayla ilgili bir şeyler anlatıyor... Ben de birkaç gündür evin her tarafına yayılmış kitapları topladığımızda yine raflara tıkmak istemiyordum. Okul bana çok güzel bir örnek oldu; bugün Mert okuldayken odasında minik bir okuma köşesihazırladım. Yatağının yanındaki komodini kitaplığa çevirip onun yanına da minik bir açılır kapanır koltuk koydum; bakalım beğenecek mi okuldan gelince?

 Mert ona kitap okunmasını çok seven bir çocuk, bir süredir de eğer o anda biz ona kitap okuyamıyorsak bizim ona okuduğumuz kitapları neredeyse ezberlediği için kendi kendine resimlerine bakıp hikayeyi kendine anlatıyor. Ona ne yaptığını sorarsak da "kitap okuyorum" cevabını alıyoruz. Bu için için beni çok mutlu ediyor ve inşallah hayatı boyunca bu ilgisi hiç değişmez diyorum. Ben çocukluğumdan itibaren çok severdim kitap okumayı, hala da öyle... Hatta Kerem'le evlendiğimizde Kerem'e "benim çeyizim kitaplarım" demiştim. Her ne kadar eskisi kadar yoğun kitap okuyamasam da hala elimde bitmesi bazen uzun zaman alsa da bir kitap oluyor. Mert'e ve İpek'e hangi huylarımız,özelliklerimiz geçer bilmiyorum ama umarım hep merak eden, okuyan, araştıran, hayal güçlerini zenginleştiren bireyler olurlar.

Mert'in kitap ilgisi tuvalet alışkanlığı kazanma sürecinde de bize yardımcı oldu. Bazen uzun süren bekleme süreçlerinde kitap dinlemek, resimlere bakmak Mert'ebence çok iyi geldi. Bu resimdeki banyo tipi kitaplık da bize tuvalet alışkanlığı kazanma sürecinden miras kaldı:))


Bugünkü düzenlemenin ardından raftan 5 kitap düştü onlar da İpek'in kısmeti oldu:))