yemek tarifi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yemek tarifi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Kasım 2013 Çarşamba

Aşure yapmayan bi' ben kalmıştım sanırım:)


Bazı konular var diyorum ki: "annem hayatta olsa ve görse bunu benim kızım yapmış olamaz derdi"... Bu aşure de öyle bir konu benim için, ne bileyim geçenlerde Mert'in okulundaki kostüm partisi için kalın çoraba diktiğim kuyruk da öyle bir şeydi, yazın yaptığım kışlık domates hazırlığı da:))) Çalışıyorken bunlar benim için acayip zaman alıcı, çok uzun süren ve "zor" işlerdi... Şimdi çalışmıyor olmamın verdiği ek zaman mı yoksa yaşımın getirdiği "aman canım bir şekilde yapılır bütün işler" anlayışı mı bilmiyorum bu tip işlere girmekten keyif alıyorum... Bir de temelinde Mert ve (biraz büyüyünce) İpek'in "benim annem bunları da yapardı" diye düşünmeleri isteği var sanırım... Çünkü insan bana göre büyüdüğünde çocukluğundan en çok tatları ve kokuları hatırlıyor; bir de o dönemde birlikte olduğu büyüklerle birlikte ürettiklerini...

Neyse... Ben bu sene kendi kendime"şu aşure nasıl yapılıyormuş bir deneyeyim" dedim; valla sonuç da fena çıkmadı:)) Tariflere baktım önce nasıl yapılıyormuş diye, farkettim ki aşurenin içine koyacağın malzeme çeşidi kadar çok tarif var her yerde... Ben de kendi damak zevkime göre bir şey bulmaya, bulduklarımı kendi zevkime göre uyarlamaya çalıştım. Selin Kutucular'ın "Büyükada Yemekleri" kitabı evlendiğimden beri en çok kullandığım yemek kitabıdır, oradan ne yapsam hem kendim beğenirim hem de tadanlar beğenir. Aşurede de çıkış noktam yine Selin Hanım'ın kitabı oldu; oradaki malzemeleri kendi damak zevkime göre azaltıp çoğalttım.

Şöyle ki: 

  • 2 su bardağı aşurelik buğday
  • 1 su bardağı nohut (neyseki geçen aylarda haşladığım ve kabuğunu soyup buzluğa attığım nohutlar henüz bitmemişti onları kullandım)
  • 1/ 2 su bardağı kuru fasulye
  • 1 avuç sarı üzüm
  • 1 avuç pirinç
  • 250 g. kestane
  • 5-6 tane kesilmiş kuru kayısı
  • 600 g. kadar şeker (çok tatlı olmasını istemediğim için 1 kg ölçü yerine ben bu kadar kullandım- tercih sizin)
  • süslemek için: kuş üzümü, file badem, antep fıstığı, nar,ceviz, kuru incir, kuru kayısı, tarçın

Buğdayı iyice yıkayıp 2 lt suda yarım saat kadar haşladım akşamdan ve sabaha kadar tencerede beklettim. Geceden fasulye, sarı üzüm ve içe konulacak kayısıyı ıslattım. Sabah tencereye biraz daha su ekleyerek orta ateşe koydum. Fasulyeyi haşladım, nohut zaten haşlanmıştı daha önceden. Haşlanan fasulye, nohut ve bir avuş pirinci tencereye ekledim. Bir arada kaynattığım kuru üzüm ve kayısıları ekledim. Kayısıları eklemeden önce küçük küçük kestim. Kestaneleri haşlayıp ayıklayıp onları tencereye ekledim. Bence tüm işlemin en zahmetli kısmı kestaneleri ayıklaması. Nohutlar daha önceden ayıklanmış olmasaydı o da diğer zahmetli kısım olabilirdi. Malzemelerin hepsi pişince kestaneleri ekledim. En son da şekeri ekledim ve tencere yi dinlenmeye bıraktım. Orijinal tarifinde sıcakken kaplara konulup süslenmesi yazıyor ama ben tüm aşureyi ikram zamanına kadar tencerede tutmayı tercih ettim. Üstleri açık olmadığı için sertleşmiyor tencerede, daha taze kalıyormuş gibi geliyor bana ama bu işin ustaları varsa yorumlarını iletsinler lütfen:)) Sonrasında da ikram edeceğim zaman üstünü süsleyip ikramı hazırlıyorum.

ve sonuç:


e afiyet olsun:))