31 Mayıs 2013 Cuma

anne karnındaki kızıma ve 3 yaşındaki oğluma mektup

Bugün 31 Mayıs 2013... Babanızla "çıkmaya başladığımız" 31 Mayıs 1999 tarihinden tam 14 yıl sonra... 31 Mayıs'ın bizim kişisel tarihimizde değeri ve önemi çok büyük; ama bugün itibariyle doğduğumuz ve yaşadığımız ülke için de unutulmayacak bir tarih oluyor... Bugünden bir 14 yıl sonra neler yaşıyor,neler konuşuyor oluruz bilemiyorum ama hala ümit etmek istiyorum- sizlerle birlikte sağlıkla, keyifle, insanca, yaşayabileceğimiz,düşündüklerimizi açıkça konuşabileceğimiz, inançlarımızı inandığımız şekilde yaşayabileceğimiz, doğayla içiçe olabildiğimiz, evimizin yanındaki parkın hala yaşadığı, sahilimizde hala yürüyüş yapabildiğimiz, gidebilecek ormanlarımızın olduğu doğduğumuz, büyüdüğümüz yerde yaşayabilmeyi ümit ediyorum...

Bugün, içinde bulunduğumuz ortamda benim aklımın almakta zorlandığı şeyler yaşıyoruz: konu bu kez din değil, etnik köken değil, ideoloji ya da siyasi görüş değil; sadece bu şehirde yaşayan insanlar şehirlerine sahip çıkmaya, tercihlerinin, sayısı neredeyse yüzlerce olacak alışveriş merkezinden yana değil; parklardan yana olduğunu anlatmaya, seslerini duyurmaya çalışıyor... Ama şehrin orta yeri savaş alanına dönmüş halde; ben elimde telefonum ve bilgisayarım insanların durumlarını ve şehrin merkezinde neler olduğunu izlemeye çalışıyorum... Televizyonlar sessizlik içinde...

Dün ve ondan önceki gün "hiçbir şey değişmeyecek biliyorum ama destek için ben de orada olmalıyım" dediğim ve gitmek istediğim ama karnımdaki seni tehlikeye atamayacağım için gitmediğim park için uzaktan, evimizden kendimce ne yapabilirim diye düşünüyorum sadece... Bugün yaşananları okudukça ve gördükçe çok üzülüyorum, ama bir yanımda da içimde garip bir ümit dalgalanmaya devam ediyor... Her şey için sessiz kalan, koyun olmaya alışmış bizler acaba kendi hayatımız, çocuklarımızın hayatları için sesimizi çıkarmaya başlıyor muyuz diyerek ümitleniyorum...

Bilmiyorum...Gelecek günler bize ne gösterecek,insanlar isteklerini, tercihlerini söyledikçe saldırıya maruz kalmaya devam mı edecek yoksa daha toleranslı, sağduyunun hakim olduğu günlerin bugün bir kıvılcımı mı olacak; bilmiyorum. Tek bildiğim bugün şehrin göbeğinde parkımızı, çevreyi ve doğayı bir nebze olsun korumaya çalışan insanların dün, bugün yaşadıklarını hak etmedikleri...



Ben bugün, dün, ondan önceki gün orada bulunamadım ama elimden geldiğince sizin parkta, sokakta, sahilde, ormanda ağaç, çiçek, böcek görerek büyümeniz için çabalayacağım. Haaa bugün bunu niye yazdım- yukarıda bahsettiğim gibi bugün ileride çok anımsanacak bir gün olabilir ve karıncanın dediği gibi: "Ben de biliyorum yalnız başıma yangını söndüremeyeceğimi, ama hangi tarafta olduğum belli olsun..." Ben sizi alışveriş merkezleri içinde oradan oraya koşturarak büyütmek değil, benim de çocukluğumda büyüdüğüm gibi sokaklarda kirlenerek, parklarda sallanarak, denizin tadını çıkararak büyütmek istiyorum...

Ümit işte...

1 yorum:

  1. Ne çok haklısın, anneyiz hep bir umut taşıyoruz yavrularımız için. Eline sağlık bu guzel yazı için.

    YanıtlaSil