7 Haziran 2013 Cuma

İstanbul'da çocukla gezme kültürü alışveriş merkezi dolaşmak olmasın... #AVMleriboykotediyoruz

Geçen haftasonu Gezi Parkı'nda olaylar ciddi boyutta devam ederken, ben parka gidememenin bünyemde yarattığı rahatsızlıkla kendimce evden twitter üzerinde sağlıklı paylaşımlar yapmaya çalışarak ve televizyonların sessizliğinde en azından bizim sokaktaki sosyal medya bağlantısı olmayanlarda farkındalık yaratmak amacıyla kocaman bir kağıda "Diren Gezi Parkı" yazıp salonun camına astım. Hatta ben bu yazıyı astıktan 2 saat kadar karşı apartmanda bir pencerede daha bu yazıyı görünce çocukça sevindim bile...

Yazıyı hazırlarken tabii ki Mert de sordu... Ne yapıyordum, ne yazıyordum, o da bir şeyler yazabilir miydi vs vs... Ben de çok kısaca ona şehrin tam merkezinde bir park olduğunu ve onun yıkılıp yerine bir alışveriş merkezi yapılmasının istendiğini söyledim. Ama parkın yıkılmasını istemeyen insanların biraraya gelip parkın yıkılmasını istemediklerini söylediklerini ben de parka şu anda gidemeyeceğim için böyle bir yazı hazırladığımı söyledim birkaç cümle ile... Sonra çok fazla bir şey sormadı. Onun büyük resim defterinden 3 sayfa koparıp birbirine yapıştırıp pencereye asacağım yazıyı hazırlarken o da beni taklit etti kendince: defterinden bir sayfa çıkarıp kendince bir şeyler yazdı çizdi...

Neredeyse 1 haftadır pencerede yazımız asılı; o arada sadece eve gelenlere yazıyı park için astığımızı söyledi, daha da fazla bir şey sormadı/ söylemedi....

Bu akşam yurtdışından dün gelen eşimle 1 haftadır olanların detaylarını konuşurken parktan konuştuğumuzu farkeden Mert merakla "anne parka ne oldu?" diye sordu. Ben yine kısaca parkın yıkılmak istendiğini ama İstanbul gibi büyük ve kalabalık bir şehirde çok az park alanımız olduğu için parkın yıkılmasını istemeyen çok fazla insanın olduğunu ve onların parkta bulunarak parkın yıkılmasına izin vermek istemediklerini, şarkılar söylediklerini, hep birlikte yemekler yediklerini söyledim. "Hep mi oradalar?" diye sordu, ben de çok doğal "eveeeeet sürekli oradalar" dedim. "Peki gece ne yapıyorlar?" dedi. Ben de gece de orada olduklarını hatta bir kısmının çadır kurup parktaki çadırlarda uyuduğunu söyledim. Mert'in bir anda gözleri parladı ve "anne orada kaydırak var mı?" diye sordu, ardından da çok büyük bir merak ve şevkle "anne ne zaman biz de gideceğiz?" dedi... Valla o an
hemen onu alıp hemen parka gitmek istedim:)))

Ezelden beri çocuğuyla sürekli alışveriş merkezi gezen bir anne olmadım... Birinci sebebi buraların hastalık yuvası olduğuna inanmam, ikincisi ise alışveriş merkezlerinden çıkınca kendimi inanılmaz yorgun hissetmem... Hep kendimce alacağın bir şey varsa çık caddeden, Kadıköy'den al; çocuğunu gezdireceksen de Özgürlük Parkı'na / Göztepe Parkı'na git, sahile çık dedim. Bundan sonra bunu daha da
inanarak söyleyeceğim ve uygulayacağım sanırım... 35 haftası dolmak üzere olan 1çocuklu1gebe olarak Gezi Parkı'na gidip Gezi Parkı'nın direnişine bilfiil katılamadım ama kendi çapımda alışveriş merkezi çılgınlığının "her mahallede bir tane" kıvamına gelmemesi için kendimce böyle bir direniş buldum...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder