Bizim anneannelerimiz, babaannelerimiz çamaşırları ellerinde
yıkarmış, evde pişirilen yemekler yine evde hazırlanan malzemelerden yapılan
yemekler olurmuş, bulaşık makinesi, mutfak robotları nerdeeee, bebeklerin
bezleri kaynatılırmış… Sonra annelerimize sıra gelmiş, “modernleşen” yaşamla,
endüstrinin gelişmesiyle annelerimiz pek çok rahatlıkla tanışıp kendi
annelerinin yaşamlarından daha pratik çözümlerin hayatlarına girdiği bir dönem
başlamış… Çamaşırlar elde değil de önce merdaneli sonra otomatik çamaşır
makinesinde yıkanmaya başlamış, pahalı da olsa bir çözüm olarak kullan at bebek
bezleri ortaya çıkmış, her evde yavaş yavaş bulaşık makinesi yerini bulmaya
başlamış… derken derken benim “bulyon pratikliği” diye tanımladığım döneme
girilmiş. Pilav mı yapıyorsun hoop at bi’hazır bulyon sanki et suyuna yapmışsın
gibi… Köfte mi yapacaksın, soğandı,
ekmekti, maydanozdu boş ver uğraşma hoop aç bi’paket köfte harcı… Çocuklara
tatlı bir şey mi hazırlayacaksın hooop aç bir hazır puding karıştır sütle oh
mis… Ben bu süreci eskiye isyan diye
düşünüyorum, o kadar çok ev işi var ki kadının üzerinde pratik bir şey çıkmışsa
sanki sorgulanmadan hemen hayatın içine angaje edilmiş son sürat… Şimdi içinde bulunduğumuz bizim dönemi de
annelerimiz döneminde başlayan ve sonrasında hızla devam eden “bulyon
pratikliği” dönemine isyan gibi algılıyorum… Bir doğallık arayışı, sağlıktan
kopmama isteği, sorgulama, kabul etmeme… Aslında bakıyoruz da hayat
pratikleşeceğim derken daha komplikeleşmeye başlamış, biz de mümkün olduğunca
hayatlarımızı basitleştirmeye çalışıyoruz sanki… Çocuklarımız da buna tanık
olsunlar istiyoruz…
Bu “baby led weaning”
yani “bebeğin kendi kendine beslenmesi” felsefesi de bana bu basit
düşünmenin bir parçasıymış gibi geliyor. Bir yerlere yetişme telaşımız, “hadi
hadi”lerimiz elimizde kaşık çocuk peşinde koşturtuyor kimi zaman bizi, sonra da
yemek yemeyi güç savaşı haline sokmuş olma ihtimali yüksek çocuklar çıkıyor
karşımıza! Oysaki bebeklikten itibaren yiyecekleri konusunda bebeğe seçim hakkı
tanısak, keşfetme şansı versek? İşte “O
Tabak Bitecek! mi?” tam da bunu anlatıyor.
İpek’te ek gıdaya geçmeye yaklaştığımız şu günlerde bu
kitabı okumak istediğimi belirtmiştim.
Kitaba göre bebeklerin yemek yemeye başlaması yürümeye başlamayı öğrenmek
gibidir; kendileri düşe kalka, deneye yanıla yürümeyi öğrendikleri gibi yemek
yemeyi de öğrenebilirler…3 yaşına kadar anne babası tarafından yemek yedirilen
bir çocuk bize garip gelmeyebiliyor peki 3 yaşına kadar bir çocuğu “dur sen
düşersin” diyerek yürütmesek garip olurdu değil mi?!
Peki süreç nasıl başlayacak? Yani biz İpek’in kendi kendine
keşfetmesi için doğru zamanın ne zaman olduğunu nasıl anlayacağız? Benim planım
şöyle: İpek, son 2 haftadır yemek saatlerinde mama sandalyesinde bizimle
oturuyor, bizi izliyor, oyuncaklarını dişliyor, sesler çıkarıyor… Önümüzdeki
hafta 6 ay kontrolünde doktorumuz yavaş yavaş ek gıdaya geçebilirsiniz derse
ben de İpek’in önüne patates, havuç vs ezmelerini değil eliyle tutabileceği
büyüklükte parçalarını koyacağım. Benim bu yöntem aklıma neden yattı, kısaca
kitaptan alıntılarla anlatayım:
·
Kendi kendine yemek yiyen bebekler yemeği dört
gözle bekler- miş. Bebekler için eğlenceli-ymiş.
·
Yemek yemek doğal bir süreçtir.
·
Kendi kendine yemesine izin verilen bebekler
yiyeceklerin tadını, görüntüsünü, kokusunu vs öğrenirler.
·
Güvenli bir şekilde yemeyi öğrenirler, çünkü
kontrol kendilerindedir.- bebeğe birisi yedirip içirdiğinde ve yatar pozisyonda
boğaza kaçma ihtimali daha yüksektir.
·
Tüm duyularını kullandıkları için yumuşak, sert,
kaygan, az, çok, büyük,küçük vs gibi kavramları öğrenirler.
·
El-göz koordinasyonlarını geliştirirler.
·
Kendilerine güven duymaya başlarlar.
·
Aileyle birlikte yemek yerler.
·
Hayat boyu iştahlarını kontrol edebilen bireyler
olurlar.
·
Oyunlara, kandırmalara gerek yoktur.
·
Yemek seçme ihtimali daha düşüktür
Unutulmaması gerekenler:
·
1 yaşının altındaki çocuklarda temel besin hala
anne sütüdür.
·
6-9 ay arası katı gıdaya alışma dönemidir. Katı
gıda yavaş yavaş arttırılırken süt miktarı
hemen hemen aynı seviyede kalır.
·
Zamanında doğmuş bebekler için uygun bir
yöntemdir.
·
Mutlaka bebek dik oturuyor olmalıdır.
·
Yemekleri keşfetsin diye oturttuğumuz bebek aç
olmamalı-ymış. Çünkü Katı gıdaya geçişteki ilk haftalar doymak için değil,
oynamak, paylaşmak ve diğerlerini taklit etmek için-miş.
·
Bebeğin yemek yediği / denediği sırada mutlaka
yanında bir yetişkin bulunalıdır.
·
Bebeğin çok fazla işine karışmaya, ona yardım
etmeye gerek yoktur. Yemeği sunup izlemeye geçmemiz gerekir.
·
Bu yaklaşımı kabul ediyorsak biraz dağınıklığı
ve pisliği de kabul etmemiz gerektiğini hatırlamalıyız.
·
Bu yaklaşıma başlamak için hiçbir zaman geç
değildir.
Neler verebiliriz?
·
Çubuk şeklinde 5 cm uzunluğunda yiyecekler
verilebilir.
·
Doğal, taze, tuz ya da şeker eklenmemiş yiyecekler
·
Bebeklerin eline verilebilecek yiyeceklerin yanı
sıra bu yiyecekleri batıracakları lezzetli batırmalıklar da hazırlanabilir.
Örneğin fırınlanmış bir patates dilimini yoğurda bandırarak yiyen bir bebek
görüntüsünü hayalimde canlandırmak bile gülümsememe yetiyor bir de
gerçekleştiğini düşünün…
Kitapta bebeklerin eline
verilebilecek, banmak için kullanılabilecek, batırmalık olabilecek, kahvaltı
için hazırlanabilecek, atıştırmalık ve tatlı olarak pek çok öneri bulunuyor.
Aklımda bu önerileri bir liste yapıp buzdolabının üzerine asmak var… Böylece
kendimi sürekli patates, havuç, kabak sarmalına sokmamış olurum diye ümit
ediyorum…
Bebeğinizin kendi kendine yemeye
alışmasını istiyor ve elinde bir kaşık püre ile “hadi aç ağzını” diyen bir anne
olmak istemiyorum diyorsanız mutlaka kitabı alıp okumanızı öneririm. Katı
gıdaya geçişteki ilk günler, düzene girdikten sonrası, kendi kendine yiyen bir
bebekten kendi kendine yiyen bir çocuğa geçiş süreci, sağlıklı beslenme gibi
aklımızda olabilecek pek çok soruya yanıt bulmak mümkün… Kitabın sonlarına
doğru ise bir liste var: hangi yiyeceğin hangi grupta olduğuna ve hangi
vitaminleri içerdiğine dair… Benim gibi beslenme konusuna bebeğiniz olduktan
hatta katı gıdaya geçtikten sonra merak salmış, öncesinde bu konuda hiçbir
merakı ve bilgisi olmayan birisiyseniz bu liste oldukça yararlı.
Yakın bir zamanda katı gıdaya
geçiş süreci başlayacak bir bebeğin annesi olarak bu kitap ve yemek yemesi
konusunda bebeğe saygı duyma fikri beni çok heyecanlandırdı… Mert’te yaşadığımız klasik katı gıdaya geçiş
sürecimizden sonra daha farklı olacağını düşündüğüm İpek’le kendi kendine yeme
sürecimizi dönem dönem paylaşmaya çalışacağım.
* Bu yazı 23 Ocak 2014 tarihinde www.internetanneleri.com adresinde de yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder