29 Aralık 2013 Pazar

Her şeyin başı sağlık

Ülkede 17 Aralık'ta birinci 25 Aralık'ta ikinci dalga şoklar yaşanırken bizim evde de 17 Aralık'ta birinci çocuk 25 Aralık'ta ikinci çocuk virüs savaşları boy gösterdi!

Mert'in ateşlenmesi ve evde geçirdiğimiz benim"imtihan" deme cahilliğinde bulunduğum yazıyı burada paylaşmıştım. Mert 3 gün ateşli sonraki 2 günde ateşsiz olarak 5 günlük bir dinlenme dönemi sonrası geçen pazartesi doktor kontrolüne giderken yanımızda bu sefer baş rolde İpek vardı.

Olaylar kısaca şöyle seyretti:

ateş ve hafif öksürük -- tahlilde de çıkan RSV (edit: hemen açılımını da yazayım - Respiratuar Sinsiyal Virüs-yani solunum yolu enfeksiyonuna yol açan bir çeşit virüs- müş) -- İpek'in nebulizatör ile tanışması -- 2 gece sürekli inip çıkan ateş ve öksürük --- Çarşamba günü sürekli uyuma hali ve emmeyi reddetme ve en önemlisi kesik kesik soluma

Çarşamba sabahından öğleden sonraya hastalığın seyri inanılmaz hızlı oldu, saat 3 civarı doktorumuzla görüşüp benim harekete geçişim de aynı ölçüde hızlıydı:

hemen hastaneye gidin talimatı sonrası 10 dakikada toplanıp 20 dakikada Köprü geçerekten hastaneye nasıl vardığıma hala inanamıyorum... 

Kerem toplantıdaydı, ona ulaşamayınca Mert'in okuldan alınma işini ablama, okulda oluşabilecek krizin çözüm işini de Kerem'e pasladım... Mert'e sabah söz vermiştim, Cuma günü okulda yapılacak olan yılbaşı partisinde çekilişte ona çıkan arkadaşına vermek üzere bir kitap alacaktık ve bunu  o gün okul çıkışı yapacaktık! Ama kitap almaya gitmeyi bırak Mert'i almaya dahi gidememem başlı başına bir kriz oldu!

Hastaneye gelip İpek'i kontrol ettirince öksürüğün Akciğerlere indiğini söyledi hastanedeki doktorumuz.  Ben de "yani bir adım sonrası zatürre mi?" diye sordum, doktorumuz: "zaten şu anda orta şiddette zatürre geçiriyor bebeğiniz!" dedi... O an bütün kötü senaryoların beynimde dolaştığını çok net hatırlıyorum!  Doktorla konuşmamızdan en net aklımda kalan cümle "bu hastalık çok hızlı gelişir, yavaş düzelir; önce bir yükselen eğri çizecek peak noktasına gelecek ve bir süre bu noktada düz seyredecek sonra aşağı iniş başlayacak; ancak bunların kaç gün sonra olacağını söylemek zor!" idi. Ben o anki korkuyla "hayati tehlikesi var mı?" "ben nerede sorumsuz davranmış olabilirim?" gibi sorular da sorduğumu hatırlıyorum.

İpek'i hemen ilaç vermek için bir odaya aldılar, o sırada serum takılmıştı sanırım, yatış yapılacak denildi, bir sürü o sırada ne olduğunu anlattıkları ama benim kesinlikle ne olduğunu anlamama imkan olmayan kağıtlar imzaladım, arada akciğer sintigrafisi çekilecek denildi, çekim odasında 30 saniye süren bir film çekildiğini hatırlıyorum ve en son odaya yatışımız gerçekleşti...

Şimdi yazarken bile yoruldum o an resmen uyuşmuşum robot gibiydim...

Neyse Çarşambadan beri hastanedeyiz, bugün ilk kez evden bilgisayarımı istemeyi akıl ettim... 5 gündür en yakın arkadaşım telefonum oldu... İpek sürekli uyuduğu için aslında ben sadece başında bekliyorum, arada emziriyorum ve hemşireler İpek'e ilaç verirken onlara yardımcı oluyorum. 

Bu arada telefon aramalarına yüzde yüz cevap veremiyorum ama her türlü yazışmaya mutlaka yanıt verebiliyorum; arayan, yazan, soran herkese de çok teşekkür ediyorum...

5 günün sonunda ne durumdayız? Dünden beri solunumda düzelme var, 2 gündür ateş yok; bunlar bizi sevindiren gelişmeler... Düne kadar sürekli uyumak isteyen İpek, bugün uykuya biraz daha direnir oldu, çocuklarımın uykuya direnmesine sevineceğimi biri söylese inanmazdım ama evet normal hayatın bir parçasını görmek mutlu ediyor... Ancak meme emmeyle ilgili hala çok iştahlı değil maalesef, ama bunu çok dert etmiyorum açıkçası. Sonuçta biz de hastalandığımızda önümüze gelen yemekleri pek iştahlı yemiyoruz...

Ne zaman çıkacağımız henüz meçhul, hemen çıkalım, aman sıkıldım gibi bir düşüncem hiç yok açıkçası! Burada kendimizi daha güvende hissettiğim kesin ve tam iyileşmeden çıkmak da istemiyorum doğal olarak. Ancak Mert için durum "hadi artık çıkın" şeklinde... Her ne kadar evde babaanne ve halalarla birlikte olsa da benim baktığımdan çok daha iyi bakılsa da 1 günde oynanan oyun sayısı benim 1 ayda oynadığımdan daha çok olsa da akşam olup uyku saati geldiğinde "anneee gel artık" başlıyor... 

Neyse, her şeyin başı sağlık...Sağlık olsun da her şeyin bir çözümü olur... Herkese ve kendimize sağlık dolu yıllar diliyorum yeni yıla girerken... Çocukları virüslerden korumak mümkün değil, hele bu aralar... Ama mümkün olduğunca hızlı atlatmalarını, normalde olduğu gibi koşup, oynamalarını, ağlamalarını, mızıldanmalarını, gülmelerini diliyorum... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder